Çocuklarımız büyüyor, ama aynı zamanda da başka yönlere doğru gelişiyoruz. | TED | أطفالنا يصبجون أكبر، ولكن في نفس الوقت نحن نمو في اتجاهات مختلفة. |
Bizi, takip etmesi öğretilen bir köpek gibi, her zaman takip etmeyen, fakat daha önce mimarinin kelime haznesinin parçası olmamış, başka olasılıklar, başka deneyimler gösteren yönlere doğru hareket eden bir alan. | TED | مساحة لا تتبع دائما لنا مثل الكلب الذي تم تدريبه على متابعتنا ، ولكن يمضي قدما في اتجاهات تظهر الاحتمالات الأخرى ، والتجارب الأخرى ، التي لم تكن أبدا جزءا من المفردات المعمارية. |
Ve ülkelerin nasıl böylesi farklı yönlere doğru ilerlediğini gördük, bu sebepten dolayı dünyanın modelini gösteren bir örnek ülke bulmak zor. | TED | وقد رأينا كيف أن البلاد تتحرك في اتجاهات مختلفة كهذه ولذا، فمن الصعب الحصول على بلد تمثل نموذجًا لنمط العالم |
Farklı yönlere doğru gideceğiz. Geri dönerse diye baban burada kalacak. | Open Subtitles | سنذهب في إتجاهات منفصلة آباكِ يظل هنا في حال لو عاد |
Peki ya bu memeler böyle mekanizmanın etkisiyle... farklı yönlere doğru sallanırlarsa. | Open Subtitles | إنتظروا، دعونا نرى إن كان بإمكاني أن أُحركها في إتجاهات مختلفة، ها هي |
Bütün saçıIan ışınımlar farklı yönlere doğru saçılarak evrende soğumaya başladı. | Open Subtitles | ومع انطلاق الإشعاعات والمادة في اتجاهات مختلفة بدأ الكون يبرد في النهاية |
Annenle baban farklı yönlere doğru savrulup birbirinden koptu. | Open Subtitles | حسناً. والدتك، و، والدك. كما تعلم كلانا نشأنا بعيداً في اتجاهات مختلفة |
uçaktan iner inmez, sanki birbirimize karşı alerjimiz varmış gibi hemen farklı yönlere doğru yol aldık. | Open Subtitles | تناثرنا في اتجاهات مختلفة وكأنه كان لدينا حساسية من بعض |
Tabii ki, bütün bu takımların farklı yönlere doğru saçılmalarını göze alamayız çünkü bu kesinlikle kaosa sebep olur. | TED | من الواضح الآن، أننا لا نستطيع تحمل أن يكون لدينا كل تلك الفرق التي تعملُ في اتجاهات مختلفة، لأن ذلك سيؤدي بالتأكيد إلى الفوضى. |
Biz farklı yönlere doğru gidiyorduk. | Open Subtitles | لقد كنا فقط... نذهب في اتجاهات مختلفة. |
Bu parçacıklara spinons, orbitons ve holons deniyor elektronun özelliklerini taşıyıp, farklı yönlere doğru hareket edebilirler. | Open Subtitles | هذه الحسيمات تُدعى سبينون، أوربيتون، وهولون وتحمل خصائص الإلكترون ويمكنها السفر في إتجاهات مختلفة |
İki adamı da dışarı sürükleyip, ayrı yönlere doğru gönderdin, değil mi? | Open Subtitles | إذَا،أنت قمت بسحب رجلان لهنا و أرسلتهما في إتجاهات مختلفة |
Kirli sakalın farklı yönlere doğru çıkıyor. | Open Subtitles | تنمو شعراتك في إتجاهات مختلفة |