Rafineriler yakıtı havaalanlarına Yüksek basınçlı borular vasıtasıyla gönderiyormuş. | Open Subtitles | المصافي تزود بمؤن الوقود هذه إلى المطارات عبر أنابيب الضغط العالي |
Yüksek basınçlı oksijen karbon monoksiti vücudunuzdan uzaklaştıracak. | Open Subtitles | الضغط العالي والأوكسجين الصافي سيسحبان أول أوكسيد الكربون من جسمك |
İnsanlar bunların son derece tehlikeli ve mantıklı bir şekilde bu Yüksek basınçlı sistemin patlayacağını düşündüğünü okumuştum. | Open Subtitles | قرأت أن الناس ظنت أنها خطيرة و غير معقولة و بأن نظام الضغط العالي قد ينفجر |
Üstünde Yüksek basınçlı elektro nömatik bobin var. | Open Subtitles | هنالك جهاز كهروهوائي عالي الضغط مُركّب عليها. |
Trevithick'in dehası buharın pistonu hareket ettirdiği yerde Yüksek basınçlı buhar makineleri kullanmasındaydı. | Open Subtitles | فكرة تريڤيثيك العبقرية كانت بناء محرك بخاري عالي الضغط يقوم فيه البخار ذاته بتحريك المكبس |
Yüksek basınçlı buhar gibi teknik icatlar. | Open Subtitles | ابتكارات تكنولوچية مثل البخار عالي الضغط |
Yüksek basınçlı gaz bırakıldığında yaralanan bölgenin çevresindeki doku ve organları dondurur. | Open Subtitles | الضغط العالي يحرر الغاز ويجمد الأنسجة والأعضاء المحيطة بنقطة الحقن |
Saldırının gerçekleştiği yerin Yüksek basınçlı sodyum sokak lambaları ile ışıklandırıldığını biliyorum. | Open Subtitles | أنا أعرف المنطقة التي حدث بها إطلاق النار وهي مُضاءة بمصابيح من الصوديوم ذات الضغط العالي |
Sonra gerçekten tehlikeli birkaç şey aldım: radyoaktif karbon-14 karbondioksit dolu şırıngalar. Bir de kararlı bir izotop olan karbon-13 karbondioksit gazı dolu bir kaç Yüksek basınçlı şişe. | TED | وثم حصلتُ على بعض الأشياء الخطرة فعلًا. محاقن مليئة بالكربون المشع - 14، غاز ثنائي أكسيد الكربون وبعض زجاجات الضغط العالي لنظائر العناصر الكيميائية المستقرة، الكربون-13، غاز ثنائي أكسيد الكربون. |
Baloncuk Yüksek basınçlı çekim kuvvetiyle oluşur, büyüdükçe büyür, ta ki topuğa gelene kadar sonra patlayarak çizmeden dışarı çıkar. | Open Subtitles | انظروا، الفقاعة عبارة عن ... فراغ عالي الضغط |