Ve ılık Körfez çıplak başımı yıkarken fark ettim, en iyi tarafımızı, aynı zamanda en kötü tarafımızı barındırıyor. | TED | وكما في الخليج الدافئ تغسل رأسي العاري أدركت أنه يحوي أفضل وأسوأ ما فينا. |
Elbette, bulaşıkları yıkarken ve bezelyeleri ayıklarken aynı anda insanları arayabilirim. | Open Subtitles | أنا بالطبع أتصل بالناس. بينما أغسل الأطباق. أو أعد الخضر. |
Sonra, onun pantolonu yıkarken gördüm diye tanıklık yaptınız- - Hangisi doğru? | Open Subtitles | و بعدها قلت في شهادتك أنك رأيته يغسل السروال أي الأمرين صحيح؟ |
Ve galiba bu sabah Steve'in iç çamaşırlarını yıkarken ben o noktaya geldim. | Open Subtitles | وصلت هذا الصباح غسل ستيف وتضمينه في الملابس الداخلية. |
Sen burada bunu yıkarken, ben ne yapayım? | Open Subtitles | إذاً .. ماذا عساي أن أفعل بينما أنتِ تغسلين هذا ؟ |
Belki kardeşinin arabayı yıkarken biraz yardıma ihtiyacı vardır. | Open Subtitles | أعتقد أن أختك تحتاج مساعدةً بغسل السيارة |
Çamaşır yıkarken çok gürültü çıkarabiliyorum. Sana ne demek istediğimi göstereyim. | Open Subtitles | انا اميل لإحداث ضوضاء عالية عندما اغسل سأريك ما أعنيه ، سأذهب إلي غرفة الغسيل |
Bir ara Annie'nin bulaşık yıkarken giydiği eldivenleri ortaya çıkardılar. | Open Subtitles | حتى أنهم قدوموا قفازات خالتي "آني" لغسيل الأطباق كدليل بإحدى المرات |
Galiba ellerimi yıkarken çıkarmıştım. | Open Subtitles | أعتقد أنى خلعته عندما غسلت يدى |
Gece yarısı çamaşırını yıkar, yıkarken bir de ıslık çalar. | Open Subtitles | هل تعرف أنها تغسل صحونها في منتصف الليل ؟ . و تطلق صافرة في نفس الوقت |
Benim kızım giysilerini nehirde yıkarken. | Open Subtitles | في حين أن ابنتي يجب ان تغسل ثيابها في النهر |
Bir daha arabanızı yıkarken kendinize şunu sorun -- | Open Subtitles | حسناً، في المرة القادمة عندما تغسل سيارتك إسأل نفسك هذا |
İlk kızarıklıklar da bakır kap kacağı yıkarken olmuştu. | Open Subtitles | أول مرة أصبت بالطفح و أنا أغسل الموقد النحاسي |
Saçımı yıkarken, bacaklarımı traş ederken, senin de hatırlayacağın o taş gibi sert ve dimdik göğüslerimi sabunlarken. | Open Subtitles | الآن أفتقد وجهه الصغير اللطيف المحدق بي بينما أغسل شعري، احلق سيقاني اضع الصابون على صدري |
Ben yüzümü yıkarken sen de banyoyu kullanabilirsin. | Open Subtitles | بعد أن أغسل وجهي، يمكنك أستخدام دورة المياة |
Sonra, onun pantolonu yıkarken gördüm diye tanıklık yaptınız- - Hangisi doğru? | Open Subtitles | و بعدها قلت في شهادتك أنك رأيته يغسل السروال أي الأمرين صحيح؟ |
Müvekklilinizi orada kanlı pantolonu yıkarken gördüm. | Open Subtitles | عندها رأيت موكلك يغسل سرواله المغطى بالدم |
Müvekklilinizi orada kanlı pantolonu yıkarken gördüm. | Open Subtitles | عندها رأيت موكلك يغسل سرواله المغطى بالدم |
Tüm kızlara birbirlerine değer vermeleri gerektiğini söyleyebilirsin çünkü bulaşıkları yıkarken çok eğleniyorlar. | Open Subtitles | يمكنك القول .. أن كل فتاة تهتم بالأخرى لأنهم يحظون بالكثير من المرح في غسل الصحون |
Araba yıkarken parmağından kaymasın diye belki yüzüğünü çıkarmak isteyebilirsin. | Open Subtitles | ربما يجب عليك خلع الخاتم حتى لا ينزلق عند غسل السيارات |
Sen yıkarken ben de sorularımı sorarım. | Open Subtitles | أنت تغسلين, وأنا سأسأل |
Annem Cuma günü saçımı yıkarken kafamda bir ben buldu. | Open Subtitles | أمي قد وجدت شامة في شعري عندما كانت تقوم بغسل شعري في يوم الجمعة |
Bulaşıkları yıkarken hep çıkarırım. | Open Subtitles | انا دائما اخلعه عندما اغسل الاطباق. |
Bir ara Annie'nin bulaşık yıkarken giydiği eldivenleri ortaya çıkardılar. | Open Subtitles | حتى أنهم قدوموا قفازات خالتي "آني" لغسيل الأطباق كدليل بإحدى المرات |
Ellerimi yıkarken dönüp baktığımda ikiniz de kaybolmuştunuz ve Ajan Gibbs burada duruyordu. | Open Subtitles | عندما تلفت صوبكما بعد أن غسلت يدي كنتما قد اختفيتما أنتما الاثنين وكان العميل (غيبز) يقف هنا |
yıkarken de iki kere "Mutlu Yıllar" şarkısını söylemelisin. | Open Subtitles | ويجب أن تغنى عيد ميلاد سعيد مرتين وأنت تغسلهما |
Kamptaki ilk sabahında üniformanı yıkarken cebinde bunu bulmuştum. | Open Subtitles | في أول يوم لك في المخيم عندما قمتُ بغسيل زِيك وجدتُ هذه في جيبك |