Bugünün yaşam tarzı sizi gergin ve sabırsız mı yapıyor? | Open Subtitles | هل نمط الحياة اليوم يجعلك متوتر و غير صبور ؟ |
Bence bunu tüketici yaşam tarzı olarak değerlendirebilirsiniz. | TED | اعتقد انك يمكن أن يطلق عليه نمط الحياة الاستهلاكية. |
Ancak sağlıklı bir yaşam tarzı obezlerde de olumlu sonuçlar getiriyor. | TED | ولكن أسلوب حياة صحي يساعد الناس الذي يعانون من السمنة ايضاً. |
Bir yaşam tarzı, bunu her gün yapıyoruz, sadece karnavala oynamaya giderken değil. | Open Subtitles | بل نمط حياة نقوم بهذا كلّ يوم، وليس فقط عندما نمارس لعبة التقمّص |
Eğer modern bağlamda bir tarafta gençler için süslediğimiz mükemmel yaşam ve yaşam tarzı düşüncesi varsa diğer tarafta kesinlikle bir şeyler elde etmek için çalışmak var. | TED | لو أن جهة واحدة من المنظور الحديث الذي جهزناه ببذخ للشباب يتعلق بفكرة أن الحياة القابلة للكمال موجودة وأن أسلوب الحياة القابلة للكمال موجود فالآخر سينفع بالتأكيد. |
Komşularımızın yaşam tarzı ile bizimkini kıyaslamak için buradayız. | Open Subtitles | أتينا فقط لمقارنة أسلوب حياتنا بأسلوب حياة جيراننا |
Hileli oyunlar, yaşam tarzı haline geldi. | Open Subtitles | والإدعاءات المزيفة أصبحت طريقة للحياة |
Denedim. İşe yarıyor. Bazı insanlar buna yaşam tarzı değişikliği diyor. | TED | أنا جربت ذلك. إنه يعمل. بعض الناس سيطلقون عليه تغيير نمط الحياة |
Peki ama, yaşam tarzı aslında yaşam kalitesi ile alakalıysa ve belki hepimizin daha çok keyif alacağımız birşeyse, ya şu anda sahip olduklarımızdan daha iyi birşeyse? | TED | ولكن ماذا لو كان نمط الحياة حقاً حول نوعية الحياة وربما شيء كنا سنتمتع به اكثر, شيء سيكون أفضل مما لدينا الآن؟ |
İnsanlar kanser veya kalp hastalıklarından yani bugün Batı'da bizim çektiğimiz yaşam tarzı kaynaklı hastalıklardan ölmedi. | TED | لم يمت معظم الناس بسبب السرطان أو أمراض القلب، أمراض نمط الحياة التي تصيبنا اليوم في الغرب. |
yaşam tarzı grupları diye adlandırdığımız yedi tane grup türü bulduk. | TED | ولقد وجدنا سبع مجموعات وأطلقنا عليهم مجموعات نمط الحياة |
Üçüncüsü ise Evsizliğin bir yaşam tarzı değil bir tutum olduğu. | TED | ثالثاً: فشلت في تصديق أن التشرد هو سلوك، وليس أسلوب حياة. |
Bu bir cilt rengi değil, bu bir yaşam tarzı, Brian. | Open Subtitles | إنه ليس فقط لون بشرة .. إنه أسلوب حياة .. براين |
Bir evsizle, yani yüksek riskli yaşam tarzı olan biriyle başladı. | Open Subtitles | لقد بدأ بهاربة و هي ضحية ذات نمط حياة عالي الخطورة |
Senin kadar iyi değil. Şık elbiseler, lüks yaşam tarzı... biz buraya bir şeyleri değiştirmeye geldik. | Open Subtitles | ليس جيداً مثلك ملابس رائعة ، و نمط حياة راقي |
Bu yaşam tarzı seni çok bozmuş. | Open Subtitles | لا أعرِف ولكِن أسلوب الحياة هذا قد أفسدَكِ حقاً |
yaşam tarzı, bir hastanın başına geleceklere etki eder. | Open Subtitles | بالطريقة التي تريد أسلوب الحياة مهم لصحة المريض مستقبلاً |
Bunların çoğu ise beslenme ihmalinden ileri gelen ve yaşam tarzı seçimlerimize dayanan hastalıklar. | Open Subtitles | أعني، هذه هي، في كثير من الحالات، أمراض الجهل الغذائي، والأمراض التي تقوم بكاملها على خيارات أسلوب حياتنا. |
-Ben yaşam tarzı satıyorum dostum. -Süper! | Open Subtitles | أبيع طريقة للحياة يا صديقي |
Bu yaşam tarzı seni ele mi geçiriyor merak ediyorum. | Open Subtitles | يجب أن أتسائل إن كنت قد انحذبت لنمط الحياة هذا |
Çok riskli bir yaşam tarzı. Ya diğer ikisi? | Open Subtitles | اسلوب حياة عالى الخطورة ماذا عن الاثنان الاخران ؟ |
Ben bir yaşam tarzı satıyorum. | Open Subtitles | - حسنا ,وأنا أبيع إسلوب حياة . |
Geçimini sağlamaktan daha fazla bir şey, Komiser. Bir yaşam tarzı. | Open Subtitles | إنها أكثر من كسب إنها طريقة حياة |
Onun yıkıcı yaşam tarzı kariyerini kaybetmesine neden oldu. | Open Subtitles | أسلوب حياته التدميري كلفه حياته |
Biz yaşam tarzı pazarlıyoruz burada. | Open Subtitles | نحن نبيع أسلوب حياه. |
Sence bu sikik bir kostüm mü? Bu bir yaşam tarzı! | Open Subtitles | هل تعتقدين أن هذا زيّ تنكري إنه أسلوب للحياة |