"yaşamaz" - Traduction Turc en Arabe

    • يعيش
        
    • يَعِيشَ
        
    • ويعيش
        
    • الذي يموتُ
        
    Hükümetler birlikte yaşamaz. İnsanlar yaşar. Open Subtitles .الحكومة لا تعيش مع بعضها البعض .بل الشعب هو من يعيش مع بعضه البعض
    Sadece kirli çiftlikler ve huysuz katırlar. Ve kendine saygı duyan bir denizci katır sürerek yaşamaz. Open Subtitles فقط قذارة و بغال , و ليس هناك بحار محترم يعيش هناك
    Sen bir polissin. Ve benim aptal olduğumu düşünen bir polis fazla uzun yaşamaz. Open Subtitles أنت شرطي، والشرطي الذي يعتقد أنني غبي لا يعيش طويلاً
    Sen bir polissin. Ve benim aptal olduğumu düşünen bir polis fazla uzun yaşamaz. Open Subtitles أنت شرطي، والشرطي الذي يعتقد أنني غبي لا يعيش طويلاً
    Zavallı aptal asla içtiğinin kanserojen talyum olduğunu anlayacak kadar uzun yaşamaz. Open Subtitles المسكين الغبي لا يعيش فترة ليدرك فيها ماذا شرب ثاليوم مركز بشكل كبير
    Zavallı aptal asla içtiğinin kanserojen talyum olduğunu anlayacak kadar uzun yaşamaz. Open Subtitles المسكين الغبي لا يعيش فترة ليدرك فيها ماذا شرب ثاليوم مركز بشكل كبير
    Bir Rus asla kanunlara göre yaşamaz. Open Subtitles أي رجل روسي لا يمكن أن يعيش طبقاً للقانون
    - Sonsuza kadar yaşayacağız. - Nine, kimse sonsuza kadar yaşamaz. Open Subtitles راح نبقى نعيش للأبد ماكو واحد يعيش للابد
    İnsan dediğin böyle yaşamaz. Open Subtitles حقاً، هذه ليست الطريقة التي يعيش بها الناس.
    Babam yaşlı biri. Çok uzun süre yaşamaz ve o öldüğünde, oğlum iyi bir kral olacak. Open Subtitles والدي عجوز، لن يعيش طويلاً وبمجرد أن يموت،
    İnsan sadece ampirik bir dünyada yaşamaz. Open Subtitles إن الإنسان لا يعيش في العالم التجريبي وحده
    İnsan sadece ampirik bir dünyada yaşamaz. Open Subtitles إن الإنسان لا يعيش في العالم التجريبي وحده
    Bir adam böyle yaşamaz. Open Subtitles .. و الرجل لا يستطيع أن يعيش بهذه الطريقة
    "O kadar çok kan kaybeden kimse yaşamaz" yeterli bir cümle. Open Subtitles لا أحد يفقد كل تلك الكمية من الدماء و يعيش ليذكر قصته
    Yörük, dijital bir dosyadır, bir bilgisayarda yaşamaz. Open Subtitles البدو هو ملف رقمي، لا يعيش على جهاز كمبيوتر.
    Bakın, yol ikiye ayrılıyor. İnsanların neredeyse şempanzelerin iki katı uzun yaşadığını biliyoruz ve kimse 120 yıldan fazla yaşamaz, çok iyi anlaşılmayan sebeplerden ötürü. TED أ ترى، هناك فرعان في الشارع. نعلم بأن الناس تعيش حياة أطول بضعفين من الشمبانزي، تقريبا، و لا أحد يعيش أكثر من 120 عاما. لأسباب لم يتم فهمها جيدا.
    Ama bir erkek sadece lahanayla yaşamaz. Open Subtitles لكن المرأ لا يعيش على الكرنب فقط
    Bu iklimde hiçbir şey susuz ve tuzsuz yaşamaz. Open Subtitles في هذا المناخ لا شيء يعيش دون ماء و ملح
    - Zebralar suda yaşamaz, ama anladım. Open Subtitles - لكن الحمار الوحشي لا يعيش في الماء, اكنني أفهم ما تقول.
    Başbakan bile o kadar uzun yaşamaz. Open Subtitles حتى رئيس الوزراء لَنْ يَعِيشَ لتلك الفترة البعيدة
    Her birinci sınıf öğrencisi bir troll'le karşılaşıp bunu anlatacak kadar uzun yaşamaz. Open Subtitles ليس هناك كثير من طلبة الفرقة الأولى يستطيعون التغلب على الترول ويعيش حتى يوم الأجازة.
    Yetenekliye benziyor ama böyle biri çok yaşamaz. Open Subtitles إنّه نشيط، لكنّه يبدو من النوع الذي يموتُ وهو صغير

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus