| Ailemin ölümden sonraki yaşamda beraber olma durumunu riske atamam. | Open Subtitles | لن أخاطر بأن لا تكون عائلتي معاً في الحياة الآخرة |
| Her konuda son söz onların olacak, yaşamda ve ölümde bile. | Open Subtitles | سيكون لديهم القول الفصل في جميع المسائل حتى في الحياة والموت |
| AB: Onlara laik yaşamda kurcalanabilecek çok boşluk olduğunu söyleyebilirim. | TED | اليان: سـأقول ان هنام الكثير والكثير من الفجوات في الحياة العلمانية والتي يمكن سدها |
| Modern dünyadaki yaşamda bu günlerde yeni bir huzursuzluk hakim. | Open Subtitles | الحياة في العالم الحديث لديها أمر مقلق جديد هذه الأيام |
| Ve diğer yaşamda rahat etmeleri için, büyük hazinelere sahip olacaklar. | Open Subtitles | ومن أجل راحتهم فى الحياة الآخرى, سوف يحصلون على كنوزأ وافرة. |
| Buzlara ve kayalara tırmanma hayali kuran dağcı arkadaşlar ölümde de yaşamda da birbirlerine bağlıdırlar. | Open Subtitles | تتعانقُ معاً بالحياة والموت، يتشاركون حلمُ تسلق الصخور الجليدة. |
| Belki başka bir yaşamda birbirimizi yine buluruz. | Open Subtitles | ربّما في حياةٍ أخرى سنجد بعضنا البعض مجدّداً. |
| Ve yaşamda için sonraki ilginç aşama yaklaşık bir milyar yıl daha aldı. | TED | وبالتالي المرحلة التالية المثيرة للإهتمام في الحياة استغرقت حوالي مليار سنة أخرى. |
| Sanat eserini oluşturan şey, yaşamda süregelen mücadelelerdir; her ne biçimde olursa olsun. | TED | و الكفاح و النضال المستمرّين في الحياة تخلق الأعمال الفنية، بغض النظر عن أنواعها. |
| LS: Biliyor musun, deneylerimizde gerçekten şaşırtıcı görünüyor, fakat gerçek yaşamda nasıl olduklarını bir düşün. | TED | لورا: أتعلم، إنهم حقاً يثيرون الإعجاب في تجاربنا، ولك أن تتخيل ما يفعلونه في الحياة الواقعية، صحيح؟ |
| Bu derste, gücün nereden geldiğini, nasıl uygulandığını ve toplumsal yaşamda daha güçlü olman için neleri yapabileceğini göz önüne alacağız. | TED | في هذا الدرس، سوف ننظر إلى مصدر السلطة، كيف تُمارس وما يمكنكم فعله لتصبحوا أكثر قوة في الحياة العامة. |
| İstediğini elde edip etmemen güç konusunda ne kadar becerikli olduğuna bağlı ki bu da bizi sonunda toplumsal yaşamda daha güçlü olman için neler yapabileceğine getirir. | TED | يعتمد ما إذا حصلت على ما تريده على مدى مهارتك مع السلطة، ما يأتي بنا في النهاية إلى ما نستطيع فعله لنصبح أكثر قوة في الحياة العامة. |
| Bu ağır parçacıklar yalnızca yüksek enerji çarpışmalarında çok kısa anlar için üretilirler ve günlük yaşamda görünmezler. | TED | تصدر هذه الجسيمات الثقيلة، وللحظات قصيرة جدًا، في التصادمات ذات الطاقة العالية، ولا تشاهد في الحياة اليومية. |
| Biz, gerçek yaşamda oyunlardaki kadar iyi olmadığımızı hissederiz. | TED | نشعر بأننا لسنا بالكفائة ذاتها في الحياة كما نحن بالألعاب |
| Bence bunun genel bir örneğini toplumsal yaşamda yapabiliriz. | TED | وأعتقد أننا يمكن أن نفعل ذلك في الحياة العامة بأكثر عمومية. |
| Evet, ama yaşamda sadece şimdiki zamanı bilebilirsiniz. | Open Subtitles | نعم، لكن في الحياة المرء يمكنه أن يعرف الحاضر فقط |
| Vahşi yaşamda hayatta kalma kursuna gitmiştim. | Open Subtitles | لقد حضرت دورة للبقاء على قيد الحياة في البرية. |
| Bu yaşamda hayatta kalmak için sınırların olmalı. | Open Subtitles | تحتاج حافة البقاء على قيد الحياة في الحياة. |
| Eski yaşamda. | Open Subtitles | الحياة في الماضي . لذا المكالمات "فرصة ثانية " ؟ |
| yaşamda öyle kilometre taşları vardır ki nihai oyunumuzdan bile çok ses getiriler. | Open Subtitles | هناك بعض المعالم فى الحياة التى تتطلب منا رد أقوى من دورنا النهائى |
| Ölüm ve yaşamda anlamadığımız birçok şey vardır. | Open Subtitles | توجد أشياء كثيرة فى الحياة و الموت ، لا نفهم عنها شيئاً |
| Buzlara ve kayalara tırmanma hayali kuran dağcı arkadaşlar ölümde de yaşamda da birbirlerine bağlıdırlar. | Open Subtitles | تتعانقُ معاً بالحياة والموت، يتشاركون حلمُ تسلق. الصخور الجليدة |
| Başka bir yaşamda başka bir mutlu son. | Open Subtitles | نهاية سعيدة أخرى فى حياةٍ أخرى |