Umuyoruz ki bir gün, acılarını azaltıp yaşamlarını uzatabiliriz. Pankreas kanserini tamamen tedavi edilebilir bir hastalık hâline getirebiliriz. | TED | آملين الوصول لليوم الذي نكون قادرين على تخفيف آلامهم، و تمديد حياتهم وربما جعل سرطان البنكرياس مرضا قابل للشفاء. |
Biliyor musun? yaşamlarını sevmeyen insanlar işlerini hayatları haline getirir. | Open Subtitles | بعض الناس الذي لايحبون حياتهم يجعلون العمل هو كل حياتهم |
İnsanlar o para için alın teri döküyorlar. yaşamlarını veriyorlar. | Open Subtitles | . الشعب يعرق من أجلهم . يعطيهم حياتهم من أجلهم |
İnsanlar tüm yaşamlarını onu, o duyguyu bulmak için bekleyerek geçirebilir. | Open Subtitles | يمكن للناس تمضية حياتهم بالقيام ذلك متطلّعين لـ يجدوا ذلك الشعور |
Ve nasıl oluyor da Yeryüzü'ndeki tüm insanlar yaşamlarını yıldızların ölümüne borçlu? | Open Subtitles | .. وكيف يُعقل أن كل البشر على الأرض يدينون بحياتهم لموت النجوم؟ |
Ayrıca ortaklarla beraber çalışmaya kendini adayarak, 2015 itibariyle 100 milyon çocuğun yaşamlarını iyileştirmeye ve haklarını korumaya yardımcı olacak bir kuruluşumuz var. | TED | لدينا أيضاً مؤسسة ملتزمة بالعمل من خلال الشركاء والمساعدة على تحسين حياة وحماية حقوق 100 مليون طفل بحلول عام 2015. |
yaşamlarını halka açık yaşama seçimi yapmış yepyeni bir nesil insanların seslerini yayınlayan bloglar ve sosyal ağlarla apaçık ortada. | TED | إنها الشفافية مع المدونات والشبكات الاجتماعية تبث شائعات جيل جديد كامل من الناس الذين لديهم الخيار لعيش حياتهم على الملأ. |
Yani onların nasıl yaşamlarını sürdürdüklerini anlamamız lazım. | TED | لذا علينا معرفة كيف انهم يعيشون حياتهم. |
Bu hikayelerin birçoğunda kurbanları suçlayan ve yaşamlarını değersizleştiren izler buluyor. | TED | و ما وجددته هو الكثير من تلك القصص التي تميل إلى إلقاء اللوم علي الضحايا و تقليل قيمة حياتهم .. |
Çok sayıda çalışma, ülke çapında, insanların kendi yaşamlarını iyileştirmek için nakit para transferini kullandıklarını gösteriyor. | TED | تظهرالعشرات من الدراسات على العديد من الأصعدة أن الناس يستعملون التحويلات النقدية لتحسين حياتهم. |
Onların dünyasında yaşadığım o aylarda sık sık gerçek, onların yaşamlarını gerçekten iyileştirir mi merak ediyordum. | TED | في تلك الشهور التي قضيتها في عالمهم ، تسالت اذا ما كانت الحقيقة فعلا ستجعل حياتهم افضل. |
Şimdilerde yaşamlarını geliştirmek için çocuklar üzerine araştırmalar yürütüyoruz. | TED | وتجري الآن البحوث على الأطفال من أجل تحسين حياتهم. |
Budistler tüm yaşamlarını varoluşun doğasını anlamaya çalışarak geçirirler. | TED | أما البوذيون فقد أمضو حياتهم يحاولون فهم الوجود |
Hem kızlar, hem de oğullar bütün yaşamlarını annenin ailesi ile geçirir. | TED | حيث يقضي كل من الأبناء والبنات كامل حياتهم مع عائلات أمهاتهم. |
Ama insanlar günlük yaşamlarını yansıtan durumlarda birinci öncelik olduklarını görmeye başlayınca inanılmaz şeyler oldu. | TED | ولكن لأن الناس بدأوا يلاحظوا أنهم يوضعون في الأولوية بشأن القضايا التي تمس حياتهم اليومية، فقد حدثت أشياء لا تصدق |
Dört yıl öncesine ait bir hafıza kaybıyla yaşamlarını söndürmek istiyorsunuz. | Open Subtitles | وتأتين الآن لتدمرى حياتهم بناءاً على هفوتك منذ أربع سنوات |
yaşamlarını ona adayanlar, genellikle, bir bilim olduğunu öne sürerler. | Open Subtitles | الاشخاص الذين يكرسون حياتهم لها اكثر من اي شيئ اخر يصرون على انها علم لكنه ليست هذا ولا ذلك |
Demek istediğim, eğer burada kalırsak... onların yaşamlarını engelliyeceğiz, bu da bencilce olur. | Open Subtitles | إن بقينا هنا فسنتدخل في حياتهم . وسيكون هذا أنانية |
Bazı insanlar, ...yaşamlarını beraber geçirecekleri kısmetleri bulacaklarını sanabiliyor. | Open Subtitles | ربما لبعض الناس الذين يعثرون على شخص يمضون بقية حياتهم معه |
Onlar tüm yaşamlarını kraliçelerine harika bir koloni inşa etmek için harcarlar... | Open Subtitles | يقضون حياتهم كلها يبنون هذه المستعمره الجميله من أجل ملكتهم |
Romalılar, onların cesaret ve biniciliklerinden etkilenerek, yaşamlarını bağışladılar. | Open Subtitles | الرومان تأثروا بشجاعتهم وفروسيتهم وضحوا بحياتهم |
Bazılarının, tam potansiyellerine ulaşmak veya diğerlerinin yaşamlarını iyileştirmeye yardımcı olmak gibi olumlu nedenleri vardır. | TED | العديد يفعلون ذلك لأسباب ايجابية، مثل الوصول إلى أقصى إمكانياتهم، أو المساعدة في تحسين حياة الناس. |