Onların da yaşamlarında biraz dengeye ihtiyaç duyabilecekleri hiç aklına geldi mi? | Open Subtitles | هل اعتبرتِ أنهم قد يحتاجون بعض الشيء إلى التوازن .. في حياتهم |
Bu onların gerçek yaşamlarında an be an oluyor ve onların zihinleri ve beyinleri, normal gelişimli akranlarında olandan farklı bir şeyde uzmanlaşıyor. | TED | إنه يحدث لحظة بلحظة في حياتهم الحقيقية, ويتم تكوين عقولهم, وتخصيص أدمغتهم بطريقة مختلفة عن زملائهم الطبيعيين. |
Onların bilmelerini istiyordum ki, biz onlara şahidiz ve onların yaşamlarında değişiklik yapmak için elimizden geleni yapacağız. | TED | أردتهم أن يعرفوا أننا سنشهد لهم و أننا سنفعل ما يمكننا فعله لنساعد في صنع فارق في حياتهم. |
Sırf deney yapmış olmak için, insanlara midelerini bulandırma ihtimali olan bir madde vermek yerine, gündelik yaşamlarında bu maddeyi kullanan bireyler buluruz. | TED | بدلأ من إعطاء الناس بشكل متعمد أشياء قد تصيبهم بالغثيان، نجد الذين يأخذون المستحضر سابقًا في حياتهم اليومية. |
Çoğumuzun yaşamlarında bir an bile olsa değer vereceği avantajları ve kabiliyetleri görmezden geliyoruz. | TED | ونتجاهل النعم والمزايا التي قد يحتفي بها العديد منا ولو للحظة واحدة في حياتهم. |
Buradaki gibi kentsel alanlara da baktım, yaşamlarında ağaçlardan uzak kalmış insanları düşündüm. | TED | نظرت انا أيضاً الى مثل هذه الأماكن الحضرية وفكرت في الناس الذين ينفصلون عن هذه الأشجار في حياتهم |
Onlara da geçmiş yaşamlarındaki pek çok kötü şeyden dolayı bu yaşamlarında üç kızla kutsanan ebeveynlerime borçlu olduğum kadar borçluyum. | TED | و أنا ادين لهن كما أدين لوالديَ, الذين لإثم ما إرتكبوه في حياتهم السابقة انعموا بثلاثة فتيات في هذه الحياة, |
Bu, yaşamlarında hata yapmış olan insanların kendilerini aşmaları için verilen bir fırsatla alakalı. | Open Subtitles | بل من أجل إعطاء الرجال الذين فعلوا الأخطاء في حياتهم فرصة ليرتفعوا فوق أنفسهم |
Yani, yaşamlarında farkında olduklarından, çok daha fazlasını yapabilirler. | Open Subtitles | أعني, بامكانهم تحقيق الكثير في حياتهم أكثر مما يظنون |
Onların kişisel yaşamlarında yaptıkları şeyler bizi ırgalamaz. | Open Subtitles | ما يقوم به الناس في حياتهم الشخصية ليست من شأننا |
Katılımcıların normal yaşamlarında karşılaşamayacakları senaryolar. | Open Subtitles | انها سيناريوهات. لا يمكن للمشاركين العيش في حياتهم العادية. |
Şu var ki, Başrahip'in liderliği sayesinde gündelik yaşamlarında zenginleşiyorlar. | Open Subtitles | مع ذلك, فهم منسجمين في حياتهم اليومية بسبب قيادة رئيس الكهنة |
ve son zamanlarda bize mektup yazdılar eğitim hayalleri ve yetenekleri üzerinde ve yaşamlarında sahip oldukları bu etkiyi o kadar heyecanlı olarak bize aktardılar ki, bu olduça olağanüstü idi. | TED | ومؤخرا بعثوا لنا خطابات, يخبروننا كم هم متحمسين حول الأثر الذي تركه في حياتهم, وفي أحلامهم الدراسية, في قدراتهم, انه لشعور رائع. |
Lütfen, onun ailesine yaşamlarında sabır ver. | Open Subtitles | رجاء اعطي عائلته القوه للمضي في حياتهم |
Hiçbiri yaşamlarında sadaka için bir şey sormadı | Open Subtitles | إنهم لم يطلبوا أيّ صدقة في حياتهم |
Bu noktada, merak etmeye başlıyorum. Dünyayı bu şekilde şekillendirebilir olarak görmeleri için ve günlük yaşamlarında kendilerini değişimin temsilcisi olarak görmeleri için insanlara, özellikle de çok şey bilen yetişkinlere ne tür aletler verebiliriz. | TED | و في تلك النقطة، بدأت اتساءل، ما هو نوع الادوات التي يمكن ان نعطيها للناس، خاصة الكبار، الذين يعلمون اكثر من اللازم، حتى يمكنهم رؤية العالم كقبّال للتغيير حتى يروا انفسهم كعوامل للتغيير في حياتهم اليومية. |
Devam edelim. Eğer yaşamlarında daha fazla söz sahibi olmazsak, | Open Subtitles | ان لم نتدخل أكثر في حياتهم |