Joe, kimin yaşayıp kimin öleceğine sadece Tanrı karar verir. | Open Subtitles | جو، الله فقط هو الذى يقرر من يعيش ومن يموت |
Caddede yaşayıp, mayonez ve tuzlu krakerle beslenen tuhaf çocuk gibisin. | Open Subtitles | طفل غريب يعيش بالشارع ولا يأكل شيء سوى المقرمشات المُملحة بالمايونيز |
Bu gece bir hayvan olmayı... hayvan gibi yaşayıp ölmeyi öğreneceksiniz. | Open Subtitles | اليوم ستتعلم كيف تكون حيوانا وكيف تعيش كالحيوان وكيف تموت كالحيوان |
Köpek gibi yemek istiyorsan köpek gibi yaşayıp, köpek gibi dışarıda uyursun. | Open Subtitles | لو أنك أكلت بهذه الطريقة ثانية فلن تستطيعي العيش أو النوم هنا |
Geri kalanımız karantina altında yaşayıp bir tedavi bulmak için dua ediyor. | Open Subtitles | بقيتنا يعيشون في محاجر صحية ندعو من أجل أن يتم كشف علاج |
Kendi aklında kimin yaşayıp kimin öleceğine karar vermeye hakkı olduğuna inanıyor. | Open Subtitles | في عقله، يرى أن لديه الحق في تحديد من يحيا ومن يموت. |
Bu şu demek, biz gerçekten orada cemiyetle beraber yaşayıp çalışıyoruz, ve onlar tasarım sürecinin bir parçası. | TED | وهذا يعني أننا نعيش ونعمل مع المجتمع، وأنهم جزء من عملية التصميم. |
Ya da birileri hala geçmişte yaşayıp beni şimdiki zamanda alt edememekten korkuyor. | Open Subtitles | أو ربّما شخص يعيش في الماضي وخائف للغاية من أن يواجهني في الحاضر |
Alt tabaka insanların seviyesindesin ve kimin yaşayıp öleceğine ben karar veririm. | Open Subtitles | أنت هنا مع الأدنون وهنا أنا من يقرر ممن يعيش ومن يموت |
Bu iyi. Uzun bir süre daha yaşayıp dans etmeye devam etmesini istiyorum. | Open Subtitles | هذا جيد , أريده أن يعيش طويلاً و يواصل الرقص |
Neden dünya yaşayıp, yaşatmaz? | Open Subtitles | لماذا لا يستطيع العالم أن يعيش ويدع الآخرين يعيشون؟ |
Ne kadar zamandır bu şeyle birlikte yaşayıp büyümesini izliyor? | Open Subtitles | كانت تعيش حاملة هذا , تراقب يكبر لكن إلى متى؟ |
Senin kaderin dünyada insanların arasında yaşayıp onlara ilham vermek. | Open Subtitles | دربك موجود على الأرض، أن تعيش بين البشر وتلهم البشرية. |
Nasıl biriyle beraber yaşayıp aynı zamanda bir arkadaşının partisine modelin biriyle gelirsin! | Open Subtitles | كيف تعيش مع شخص ما وتأتي إلى حفلة صديق مع عارضة أزياء عشوائية |
Daha çok bir sığınıkta yaşayıp insanları uzaktan kumandayla öldürmek istemediğim için. | Open Subtitles | في الغالب لم أرد العيش في مخبئ وأقتل الناس بجهاز عن بعد |
Daha çok bir sığınıkta yaşayıp insanları uzaktan kumandayla öldürmek istemediğim için. | Open Subtitles | في الغالب لم أرد العيش في مخبئ وأقتل الناس بجهاز عن بعد |
Burada yaşayıp haftanın altı günü okula giderler ve yalnızca Pazar günleri boştur. | Open Subtitles | يعيشون مع بعضهم ستة ايام في الاسبوع واليوم الوحيد الاجازة هو يوم الأحد |
Kendi aklında kimin yaşayıp kimin öleceğine karar vermeye hakkı olduğuna inanıyor. | Open Subtitles | في عقله، يرى أن لديه الحق في تحديد من يحيا ومن يموت. |
Neden burada yaşayıp bu şehirde kalmak zorundaydık? | Open Subtitles | لماذا علينا أن نعيش هنا في المقام الأول وأن نبقى داخل هذه البلدة التافهة السخيفة؟ |
Birinin yaşayıp yaşamayacağına karar verseydim ben de yorgun olurdum. | Open Subtitles | تريد ان تكون تعبت جدا إذا كان لي أن تقرر أم لا عاش أو مات شخص. |
Bir fanusta yaşayıp geleciğinden kaçmanın sana en ufak bir yardımı olamaz. | Open Subtitles | أن تعيشين في طي النسيان و تتجنبين المستقبل هذا لن يساعدكِ ولو قليلاً |
Burada yaşayıp... dünyanın dört bir yanına gidecek harika şeyler... yaptım. | Open Subtitles | حيث سأعيش وأصنع أشياء جميلة جدا كي يراها جميع الناس ويمتلكوها |
En iyi arkadaşının yaşayıp yaşamayacağı hakkında yürek burkan bir karar verecek. | Open Subtitles | يجب عليه إتخاذ قرار مفجع بشأن أيّ صديق سيعيش و أيّهم سيموت |
Çocuğun mutlu bir hayata gözlerini açabilirdi. Annesi de yaşayıp kızını görebilirdi. | Open Subtitles | أن تولد ابنتك في حياة سعيدة وأن تحيا أمها لتتعرّف على ابنتها؟ |
Diyor ki, yaşadığımız hayatları tekrar tekrar yaşayıp duruyormuşuz. | Open Subtitles | قال بأننا سنعيش الحياة نحن سنعيش مراراً وتكراراً |
Ve o benim yaşayıp yaşamamam konusunda karar verecek. | Open Subtitles | وها هو يصدر الأحكام عما إذا كان مسموحاً لي بالعيش |
Yok artık, bir hafta önce çöplükte yaşayıp, kedi maması yiyordunuz. | Open Subtitles | ياإلهي ، الاسبوع الماضي كنتم تعيشون في مزبلة وتأكلون طعام القطط |
Merhametle yaşayıp hükmedeceğine yemin et. | Open Subtitles | أقسم على أنك ستحيا وتحكم بالعدل والرحمة |