| Evet, o, peşimdeki yakışıklı prens'in yarısı kadar bile korkutucu değil. | Open Subtitles | حسناً ، أجل ، إنه ليس مخيفاً بقدر الأمير الوسيم يلحق بي |
| Beyaz elbiseler içindeki yakışıklı prens, sizi tepedeki kalesine götürecek. | Open Subtitles | , الرداء الأبيض , الأمير الوسيم الذي سيأخذك إلى مكان بعيد على التل |
| Tam bir yakışıklı prens'sin, değil mi? | Open Subtitles | يا لكَ من أميرٍ جذّاب. * تشارمينغ = جذّاب * |
| Bayan Blanchard'a yakışıklı prens'ini bulduğumuzu söylemeliyiz. | Open Subtitles | يجب أن نخبرَ الآنسة (بلانشيرد) أنّنا وجدنا الأميرَ (تشارمينغ). |
| Evet, bir kurbağa. yakışıklı prens'e dönüşmesi için öpülen kurbağa. | Open Subtitles | نعم "ضفدع" كالشخص الذى تقبله لتحصل على أمير وسيم |
| yakışıklı prens diye bir şey yokmuş. | Open Subtitles | لا يوجد أمير وسيم |
| Tam bütün umutlar tükenmişken yakışıklı prens kale duvarlarını tırmanıp kuleye vardı ve kötü kalpli ejderhayı öldürdü. | Open Subtitles | ,فقط عندما بدا وكأنه فقد كل أمل امير وسيم التصق بحائط القلعة وتسلق البرج |
| Noel Baba, diş perisi, yakışıklı prens. | Open Subtitles | . . رجل العيد , جنية الأسنان , الأمير الوسيم |
| Uyandığı zaman seni, onu kurtaran yakışıklı prens olarak göreceği bir peri masalı değil bu. | Open Subtitles | ليست هذه قصّة خياليّة حيث تفيق هي وتكون أنتَ الأمير الوسيم الذي أنقذها |
| yakışıklı prens'in ile yarın gece uyandığınızda o da seni ısırabilecek. | Open Subtitles | عندما تستيقظين وهذا الأمير الوسيم ليلة الغد، بإمكانه أن يعضك هو بالمقابل. |
| Ve her zaman tartışırlarmış ve tabiki zeki ve yakışıklı prens, bu tartışmaları kazanırmış çünkü gulyaban,i aptalın biriymiş. | Open Subtitles | وكانوا يتناقشان طوال الوقت، بالطبع، الأمير الوسيم الذكي كان يفوز بهذه النقاشات لأن الغول كان غبياً. |
| Nasıl bir masal yakışıklı prens dururken ucuz bir kaşıkla biter ki? | Open Subtitles | ما نوع تلك الحكاية الخيالية من الجحيم؟ هل الأمير الوسيم يتم الاستغناء عنه مقابل بعض أدوات المائدة الرخيصة؟ |
| Lanetin amacı Pamuk Prenses ve yakışıklı prens'in mutluluğunu yok etmek. | Open Subtitles | صُنعَت اللعنة لتسلب سعادة (سنو وايت) و الأمير (تشارمينغ). |
| Sırf o olabilmek için yakışıklı prens olmaktan vazgeçmezdim. | Open Subtitles | ما كنتُ لأتخلّى عن هويّتي كـ (تشارمينغ) لمجرّد كوني ذاك الشخص |
| Pamuk Prenses ve yakışıklı prens'in düğünü elbette! | Open Subtitles | زفاف (سنو وايت) و الأمير (تشارمينغ) طبعاً |
| ...Pamuk Prenses, yakışıklı prens ve Emma'yı öldürmesi için onu kullanabiliriz. | Open Subtitles | نستطيع أنْ نأمره بقتل (سنو وايت) الأمير (تشارمينغ) و (إيمّا) |
| - Ama neden? Hafızalarınızı geri aldığınız andan beri Pamuk Prenses ve yakışıklı prens olduğunuzu hatırladığınız andan beri hayatlarınız... | Open Subtitles | مُذ استعدتما ذاكرتَيكما، مُذ تذكّرتما أنّكما (سنو وايت) و الأمير (تشارمينغ) |
| yakışıklı prens. Oh, yine dev yok. | Open Subtitles | ..أمير وسيم أوه ليس هناك أوجر |
| yakışıklı prens çok geziyor. | Open Subtitles | لدينا أمير وسيم يحصل حولها. |
| yakışıklı prens diye bir şey yokmuş. | Open Subtitles | لا يوجد أمير وسيم |
| yakışıklı prens'miş aslında. | Open Subtitles | -كــلا! كلا، إنه مجرد أمير وسيم عادي. |
| Kar kraliçesine bakalım. yakışıklı prens. | Open Subtitles | امير وسيم لا غيلان |