| Ve oraya doğru giderken birkaç on yılllık, beki de yüz yıllık fosil Yakıtımız kaldığını görürsünüz. | TED | وبينما تقوم بالمرور هناك سترى أنه تبقت لنا سنوات قليلة، وربما 100 عاماً من الوقود الإحفوري المتبقي. |
| Ancak Yakıtımız iyice azaldı. Biraz odun atsam iyi olacak. | Open Subtitles | حسنا ،لقد بدأ ينفذ منا الوقود يجب ان نركن في مكان ما |
| Mecburi iniş yaptı. Yakıtımız bitmişti. Çok iyi biridir. | Open Subtitles | لقد تمركزت و قد نفذ الوقود لقد كان رجلاً جيداً |
| Sayın Başkan, Yakıtımız olmazsa, en temel savunma manevraları bile-- | Open Subtitles | .. سيدتي الرئيسة , بدون وقود حتي لاجل المناورات الاساسية |
| Sınıra ulaşmak bir günümüzü alır. Ama yeterli Yakıtımız yok | Open Subtitles | وصولنا للحدود سياخذ اليوم بطوله ونحن لا نملك وقود كافي |
| Yakıtımız giderek azalıyor. Artık buradan çıkalım. | Open Subtitles | لقد أقترب الوقود على النفاذ يجب أن نعود بسرعة |
| Bak Yakıtımız var,yağ basıncı falan. ve uçuyoruz işte.. | Open Subtitles | انظر لدينا الوقود,الزيت الضغط, نحن نطير اليس كذلك؟ |
| Yakıtımız bitene kadar burada kalıp seni koruyacağım. | Open Subtitles | انا سأبقى هنا حتى استمر بالمراقبه حتى نستنفذ الوقود |
| Yakıtımız var. Varış hazırlıklarımızı yapın. | Open Subtitles | ولدينا الوقود ، فواصلوا السير وتجهزوا لإستقبالنا |
| Yakıtımız bitmiş! Bender, sana kalkıştan önce depoyu doldurmanı söylemiştim. | Open Subtitles | نفد منا الوقود! "بندر"، أخبرتك أن تملأ الخزان قبل مغادرتنا. |
| Demek ki ya bunu yapacağız ya da Yakıtımız bitecek ve yok olacağız. | Open Subtitles | لذا اما ان يتم ذلك , او ينفذ الوقود وتتم الابادة |
| Yakıtımız %92. | Open Subtitles | خلايا الوقود تعمل بكفاءة تبلغ 92 بالمائة |
| Yakıtımız bitmeden uçağı indirmemiz lazım. | Open Subtitles | نحتاج إلى أن نهبط بالطائرة قبل أن ينتهي الوقود |
| Sıçrama kapasitesini üç katına çıkarmak besin ve Yakıtımız bitmeden önce yaşanabilir bir gezegen bulma şansımızı da üç katına çıkarır. | Open Subtitles | مُضاعفة قدرة العبور ثلاث مرات سيُساعدنا على إيجاد كوكب صالح قبل أن ينفذ منا الوقود والطعام |
| Atlantik okyanusu üzerinden bir uçuş gerçekleştirdik. Yakıtımız çok az düzeyde. | Open Subtitles | كان لدينا رحلة عبر المحيط الأطلسي الوقود ينفذ منا |
| Dünyanın yörüngesine geldiğimizde Yakıtımız bitmek üzereydi ve acilen tamire ihtiyacı vardı. | Open Subtitles | عندما وصلنا إلى المدارات الأرضية كان وقود سفينتنا منخفضًا .وبحاجة ماسّة للإصلاح |
| Deniz suyunda 30 milyon yıllık füzyon Yakıtımız var. | TED | ولدينا ما يساوي ثلاثين مليون سنة من وقود الإنصهار في ماء البحر. |
| Ama en fazla 5 dakikalık Yakıtımız var | Open Subtitles | لكننا لدينا وقود يكفى لاجل خمس او ست دقائق على الاكثر |
| Onları almaya gidersek, kalkış için yeterli Yakıtımız kalmayabilir. | Open Subtitles | لو ذهبنا لهم ربما لن يكون هناك وقود كاف للإبتعاد عن سطح المذنب |
| Benzin istasyonuna ulaşacak kadar ancak Yakıtımız var. | Open Subtitles | يجب أن يكون لدينا وقود كافٍ ليوصلنا إلى محطة وقود |
| Geri dönmeye yetecek Yakıtımız yok o yüzden acil iniş yeri talep ediyorum. | Open Subtitles | ليس لدي ما يكفي من وقود للوصول إلى القاعدة لذا أريد تغيير مسار طارئ حالاً |
| Fakat Yakıtımız azalmıştı, ve Nolan dövüşme ya da kaçma konusuna değinmiyordu. | Open Subtitles | لكن كان وقودنا قليل جدا نولان لم يبد يعطي فكرة طيران أو قتال |