"yalana" - Traduction Turc en Arabe

• كذبة
• الكذبة
• أكاذيب
• بالكذب
• بالكذبة
• الأكاذيب
• كذبه
• للكذب
• بكذبة
• للأكاذيب
• لكذبة

Eğer şu Tanrı adamı gerçeği söylüyorsa hepimiz bir yalana inanmışız demektir.
إذا كان رجل الله يخبر الحقيقة فجميعنا كنا نصدق كذبة

Benden böyle ucuz bir yalana inanmamı mı bekliyorsun sahiden?
هل حقا تعتقد انني سأصدق كذبة تافهة كهذه ؟

Annemin ona büyürken söylediği her yalana inanıyor hâlâ.
ما زال يصدق كُل كذبة أخبرته أمي بها اثناء صغره

Annenin sana söylediği yalana onun da göz yumduğu aklına geldi mi?
هل خطر في بالك أنه لربما تواطأ في الكذبة التي أخبرتكِ بها؟

Bugünü atlatmak için söylediğin yalana kendin inanman gerekiyor, dostum.
مهما كانت الكذبة التي تخبر نفسك لتجتاز اليوم, يا رجل

Geçmişteki bazı olaylar gerçeğe dayanır bazıları da yalana.
بعض التاريخ مبني على حقائق وبعضه الآخر على أكاذيب

Sen söylediğin yalana inanıyorsun ve bu yüzden her seçimini kazandın.
أنت تؤمن بالكذب ولهذا كسبت كل إنتخاب دخلت فيه

İstediğin yalana inanabilirsin ama gerçeğin ne olduğunu üçümüz bilmiyormuşuz gibi numara yapma.
بإمكانك أن تعيش أي كذبة تريد لكن لاتتظاهر أن ثلاثتنا لايعلم حقاً مالذي يجري هنا

Bir yalana dönüşüyor ve bu ben değilim.
تكشّفَت لي كما لو كانت كذبة ولا تعبر عني بشكل من الأشكال

Bunu ona hemen soylemeliyiz. simdiden buyuk bir yalana donustu bu.
وجب أن نخبره فور عودته إذ تحوّل الأمر الآن إلى كذبة كبيرة

Üzerinde konuşarak bu korkunç yalana güç katmayacağım.
لن أبذل ولو نفسًا واحدًا لحياتي لمناقشة كذبة مشينة

Bütün hayatımı koca ve utanç verici bir yalana dönüştürdün ve özel kutundaki dosyaların yerine de utanmadan "Koca Memeli Azgınlar" pornosunu koymuşsun!
لقد حولت حياتي بالكامل إلى كذبة كبيرة مؤسفة; بدلت الملفات التي بصندوقك الخاص بدي في دي إباحي

Kocana hiçbir zaman doğruyu söylememiş ve onu başından beri bir yalana inandırmış olman.
إنه أنك لم تخبريه الحقيقة أبداً. أنك جعلته يصدق كذبة.

Birliğindeki askerler, en azından bir yalana inanmana izin verdiler.
أنتم يا جنود الحامية، على الأقل كانوا يجعلونكم تصدّقون الكذبة

Gücü, bir başkasının yalana inanmaya razı olması ile ortaya çıkar.
وتتنامى قوتها عندما يتفق شخص آخر لتصديق الكذبة.

Geri kalanı da kuşkusuz, nasıl ilerlediğinden bağımsız olarak... bir yalana dönüşecek.
ما تبقى سيتحول قطعا ...إلى حفنة أكاذيب ولا يهم كيفية استمراره

Owen'ın yerini söyleyerek onları büyük bir zahmetten kurtarabilir ya da yalana devam edebilirsin.
يمكنك تخليصهم من الوقت والجهد المبذول وعناءه وإخبارهم بمكان أوين أو بإمكانك الإستمرار بالكذب

Bu bir önceki yalana bağlı olan bir yalandı. Ben...
ذلك لم يكن إغفالاً، ذلك كان مرتبطاً بالكذبة السابقة

Sanatçıların gerçeği söylemek için, politikacılarınsa gerçeği örtbas etmek için yalana başvurduklarını söylerdi.
اعتاد القول أنّ الفنّانين يستعملون الأكاذيب لقول الحقيقة بينما السّياسيّون يستعملونها لطمس الحقيقة.

Bu kişinin yapmaması gereken yaklaşık 50 şey var ve zaman ilerledikçe, daha fazla yalana batacak böylece işler daha fazla sarpa saracak.
هناك ما يقرب من خمسين شئ غفل عنها هذا الشخص و كلما مر الوقت كلما زاد كذبه قد يحدث له ما هو أسوأ

Ama yalana yatacaksan sevdiğinin kollarında yat.
لكن ان اضطررتِ للكذب إكذبي بين أذرع الذي تحبينه

"Yalan söyleyip kurtulmak için, yalana yürekten inanmak gerekir."
السر للهرب بكذبة " هو ان تصدقها من كل قلبك

yalana yer yok. Ya da sırlara.
ولا مجال للأكاذيب ، ولا الأسرار

Augustino, Cress, Stanz, Mills biz eve prangalar içinde, bir yalana boyun eğmiş halde dönelim diye ölmedi.
اغوستينو,كريس,ستانز,ميلز, ماتوا لكي نعود للوطن بالأغلال رؤسنا محنية لكذبة