O, insanlık tarihinde yalnızca bir kez sahip olduğumuz sonlu olan maddelere tamamen bağımlı durumda. | TED | يعتمد يشكل كليٍّ على مواد محدودة نحصل عليها مرة واحدة في تاريخ البشرية. |
Bu tür duygu yalnızca bir kez hissediliyor. | Open Subtitles | لكن يحدث أمر أكيد كهذا مرة واحدة في الحياة |
Yani, yalnızca bir kez bana değişmek istediğini söyleseydi... | Open Subtitles | .. أعني ، لو لمرّة واحدة .. أخبرني أنه مستعد للتغيّر |
Şöyle düşündük: "yalnızca bir kez giyilecek bir kıyafet için neden bu kadar çok para ödeniyor?" | Open Subtitles | لقد فكرنا ، في أنه لما علينا أن نبدد الكثير من النقود على فستان لن يلبس إلا لمرة واحدة فقط |
Sonuç olarak bu, dört milyar yıl içinde yalnızca bir kez, Dünya'da gerçekleşti. | TED | على أي حال، فقد حدث ذلك فقط مرة واحدة على الأرض في 4 مليارات سنة. |
Hayatım boyunca bu soruyu yalnızca bir kez sormayı ümit etmiştim. Ama sanırım iki kez sormam gerekecek. | Open Subtitles | كنتُ أرجو أنْ أسأل هذا مرّة واحدة في حياتي لكنّي سأسأله مرّتَين |
Dedi ki, bir kez, yalnızca bir kez tanrının korktuğu birinden söz ettiğini duymuş. | Open Subtitles | يقول أنه مرة واحدة فقط سمع الإله وهو يتحدث عن شيء يخشاه |
Hayatında yalnızca bir kez öğrenmen gereken bir ders. | Open Subtitles | وهذا درس لن تتعلمه إلا مرة واحدة في حياتك |
Onu hayatımda yalnızca bir kez yaptım. | Open Subtitles | فعلت هذا فقط مرة واحدة في حياتي |
Hayatında yalnızca bir kez kırk yaşına basıyorsun, hele ki senin durumunda... | Open Subtitles | أنت تبلغ سن الأربعين مرة واحدة في حياتك -وبالرغم من حالتك ... |
Bu nedenle, gelmemenize yalnızca bir kez müsaade edilecektir. | Open Subtitles | لذا, سيُسمح لكم بغياب لمرّة واحدة. |
Johnson'a seçimi kazandırdı ve yalnızca bir kez gösterildi. | Open Subtitles | الخوف هو من ربح الإنتخابات لـ (جونسون) وقد ظهر لمرّة واحدة |
Dinleyin, yalnızca bir kez söyleyeceğim. | Open Subtitles | اسمعوا , سأقول ذلك لمرة واحدة فقط |
yalnızca bir kez. | Open Subtitles | لمرة واحدة فقط |
yalnızca bir kez kendimizi kaybettik. | Open Subtitles | فقط مرة واحدة تم نقلنا |
Ben yalnızca bir kez gördüm. | Open Subtitles | رأيتها فقط مرة واحدة |
Hayatımda yalnızca bir kez birisi bana gül aldı. | Open Subtitles | أتعلمين أنّي لم أُهدَ بالورود إلّا مرّة واحدة في حياتي؟ |
Hayatım boyunca bu soruyu yalnızca bir kez sormayı ümit etmiştim. Ama sanırım iki kez sormam gerekecek. | Open Subtitles | كنتُ أرجو أنْ أسأل هذا مرّة واحدة في حياتي لكنّي سأسأله مرّتَين |
Tamam, Bryce, bunu yalnızca bir kez söyleyeceğim. | Open Subtitles | حسناً يا (بريس)، ستسمعني أقول هذا مرّة واحدة |
Bu kozunu yalnızca bir kez oynayabilirsin, biliyorsun. | Open Subtitles | تستطيع اللعب بهذه الورقة مرة واحدة فقط كما تعلم |