| Çok yalnızmış. Gidip görmemi istedi. | Open Subtitles | أخبرنى أنه كان وحيدا وطلب منى الخروج ورؤيته |
| Zorla girildiğine dair bir iz yok evde yalnızmış ve kapılar kilitliymiş. | Open Subtitles | ليس هناك دليل على التعرض للإعتداء لقد كان وحيدا وجميع الأبواب كانت موصدة |
| Çocuk odadayken tuhaf sesler duyduğunu söyledi ama odaya girdiğinde çocuk yalnızmış. | Open Subtitles | لقد قالت أنها كانت تسمع ضوضاء غريبة معه في الغرفة ولكن عندما ذهب، قد كان وحيدا |
| Bir cumartesi gecesi karanlık evinde yalnızmış ve bir adam evine saldırmaya başlamış. | TED | لقد كانت وحيدة في منزلها المعتم ليلة السبت عندما بدأ رجل يحيد بطريقهِ لجهة بيتها. |
| Memurların söylediğine göre senatör arabada yalnızmış. | Open Subtitles | موظفو الحرائق أخبروا أنه يبدو أن الرجل كان بمفرده فى السيارة. |
| Gettoyu dolaşırken yalnızmış. | Open Subtitles | كنت وحيدا في تجوالي في الحي اليهودي |
| Evet, yalnızmış kendisi. | Open Subtitles | نعم كنت وحيدا طول الوقت |
| Ama çok yalnızmış. | Open Subtitles | لكنّه كان وحيدا |
| Ama yine de yalnızmış. | Open Subtitles | لكنّه كان وحيدا |
| Çok yalnızmış. | Open Subtitles | لقد كان وحيدا للغاية |
| - O hariç, yalnızmış o. | Open Subtitles | - بإسثنائه, فقد جاء وحيدا |
| Benim de onu kurtardığımı söylüyor, çok yalnızmış ..ve arkadaş bulmak onun içn çok zor | Open Subtitles | لكنها تقول أني أنقذتها لأنها كانت وحيدة ولديها صديق تريد الحفاظ عليه |
| Güvenlik kayıtlarına göre saat 6'da kapıcı tarafından bulunana kadar ofiste yalnızmış. | Open Subtitles | وفقًا لسجلّ الأمن، كانت وحيدة في المكتب حتّى وجدت من قِبل البواب عند الساعة السادسة. |
| Alan ve ben kampta ya da öyle bir yerdeymişiz ve annem çok yalnızmış. | Open Subtitles | واناو(ألن)كنا في المخيم.. او مكان آخر وامي كانت وحيدة |
| Şu poşetler de bütün arka koltuğu kaplıyor, yani demek oluyor ki yalnızmış. | Open Subtitles | تلك الحقيبة تأخذ حيز المقعد الخلفي كله لذا كان بمفرده |