Üzerinde bu Yansıtıcı aygıtın bulunduğu nesneleri boşlukta tespit etmek için kullanılır. | TED | يتم استخدامه لتحديد موقع أجسام في الفضاء تتوفر على علامات عاكسة عليها. |
Emniyet araçları da alıyorlar: Yansıtıcı bantlar, kornalar ve aynalar. | TED | أيضا فقد استلم جامعي النفايات عناصر للسلامة كأشرطة عاكسة للضوء وأبواق ومرايا. |
Ampul icat edilmeden önce insanlar arkasına nasıl bir Yansıtıcı koyulacağını bulmuşlardı, biraz odaklanmayı, önüne mercek koymayı, biraz daha odaklanmayı. | TED | قبل اختراع المصباح الكهربائي الناس تصوروا كيفية وضع عاكس وراءه نركزها قليلا ضع أمامها العدسات نركزها أكثر |
Yunanlar bu işi her Yansıtıcı yüzeyin yapabildiğini düşünüyorlardı. | Open Subtitles | اليونانيون ظنوا بأن أي سطح عاكس يقوم بالمهمة |
Ben ışık hızına sıçramak için hesapları yaparken Yansıtıcı kalkanı kaldır. | Open Subtitles | غير اتجاه الدرع العاكس بينما أنا أَعمل الحسابات للنقل الى سرعة الضوء |
Bu, aydaki Yansıtıcı sistemini gösteren fotoğraflardan biri. | Open Subtitles | هذه إحدى الصور التي تُوضّح هذه الحزمة العاكسة. |
Yanlış görmüyorsam, o direklerin üstünde Yansıtıcı olmalı. | Open Subtitles | وإلاّ إذا كنت أحتاج إلى نظارات، يجب أن يكون هناك عاكسات على هذه الأقماع |
Kabaca fikir edinmek için dokuları Yansıtıcı spektroskopiye maruz bırakacağım... | Open Subtitles | أنا سَأُخضعُ النسيجَ إلى الإنعكاس الطيفي |
Size söylediğim gibi, Cerrado'daki tapirler için yolda ölümler büyük sorun, bu sebeple biz de tapirlere yerleştirdiğimiz GPS tasmaları üzerine Yansıtıcı etiketler koyma fikrini bulduk. | TED | قلت لكم أن قتل حيوانات التابير على الطرقات في سيرادوا أمر خطير، لذا خطرت لنا فكرة وضع لصاقات عاكسة على طوق التتبع الموضوع حول رقبة التابير |
Efendim, ışın bir çeşit Yansıtıcı cihaza vuruyor. | Open Subtitles | حضرة القائد, الشعاع موصول بأداة عاكسة ما |
Devriye ceketlerine Yansıtıcı bantlar yapıştırıldı. | Open Subtitles | لصقات عاكسة على السترات الخاصة بالدوريات |
Bütün bedeniyle, yaklaşık 10 cm Yansıtıcı yüzeyi olan bir cismin üzerine doğru itilmiş. | Open Subtitles | لقد دُفع جسمها بشيء ما على بعد عشر سنتيمترات على سطح عاكس |
Işık, ayna gibi Yansıtıcı bir yüzeyden sekerken kutuplaşır. | Open Subtitles | عندما يرتد الضوء من سطح عاكس كالمرآة، فأنه يصبح مُستقطبًا. |
Bu yüzden eğer bunu suyun içine koyarsam, etrafında gümüş rengi Yansıtıcı bir kaplama görebilirsiniz ve bu gümüş Yansıtıcı kaplama suyun palete dokunmasını engelleyen hava tabakasıdır ve palet kuru. | TED | لذلك إذا وضعت هذا إلى داخل الماء هنا، يمكنكم أن ترؤن طلاء فضي عاكس حوله، وهذا طلاء الفضي العاكس هو طبقة من الهواء التي تقوم بحماية الماء من ملامسة للمجداف، و تبقى جافة. |
Ana silahları yüklerken Yansıtıcı kalkanları kaldır. | Open Subtitles | غير اتجاة الدرع العاكس و أنا سأشحن الأسلحة الرئيسية |
Bu karedeki tek Yansıtıcı yüzey, şu dolap. | Open Subtitles | السطح العاكس الوحيد في هذا الإطارِ الكاملِ تلك الوزارةِ. |
Yansıtıcı yüzeyleri olan yerleri körleştirmeniz gerekecektir... | Open Subtitles | عليك أن تجعل جميع السطوح العاكسة غير واضحة |
Bilinç, hayvansal dürtülere daha az odaklanan bir hale gelirse ve üst çakraları Yansıtıcı nesnelerle çevrili olursa, | Open Subtitles | لذا فعندما يصبح الوعي أقل تركيزا على الاندفاع الحيواني ويتوجه إلى الأمور العاكسة للشاكرات, |
Tamam, uçağın Yansıtıcı panellerini büyüteç camıma doğru çevireceğiz. | Open Subtitles | حسنا، نحن نهدف الألواح العاكسة الطائرة في العدسة المكبرة بلدي. |
Silah seviyesinde ayna yapmak için yeterli metalik sodyum Yansıtıcı varsa bunları bir alet edevat barakasına sığdıramazsın. | Open Subtitles | للسبب الحقيقي في إندلاع ذلك الحريق. و إذا كان هناك ما يكفي، من عاكسات الصوديوم المعدنية |
30 derece açıyla ayarla ki ay taşının Yansıtıcı özelliği... | Open Subtitles | حتى يكون الإنعكاس على الحجر .... القمري |
Ama şansımıza dostumuz buradaki tüm Yansıtıcı yüzeylere koruma koydu. | Open Subtitles | ولكن بالحظ الكافي، يمكن أن يضع حماية لكل الأسطح المنعكسة في المنزل |