Tek yapmaya çalıştığım şey, hayat kurtarmak, Jordan. | Open Subtitles | كل ما أحاول فعله هو إنقاذ الأرواح ، جوردون |
Benim yapmaya çalıştığım şey Amerikan yaşam şeklini korumak. | Open Subtitles | ما أحاول فعله هو الحفاظ على طريقة المعيشة الأمريكية |
Bak, yapmaya çalıştığım şey her şeyi ait olduğu yerde tutmak. | Open Subtitles | انظر، كل ما أحاول فعله هو الإبقاء .على كل شيء حيث ينتمي |
Matematiksel modellemeyi, biyolojiye ve özellikle de ilaç geliştirmeye uygulayarak yapmaya çalıştığım şey tam olarak bu. | TED | وهذا ما أحاول القيام به من خلال تطبيق النمذجة الرياضية على علم الأحياء ولا سيما على تطوير العقاقير. |
yapmaya çalıştığım şey de bu. | Open Subtitles | وهذا ما أحاول القيام به، هو القضاء على عقبة. |
Eğer yapmaya çalıştığım şey buysa işe yaramadı... sabah olduktan sonraya kadar. | Open Subtitles | إن كان ذلك ما حاولت فعله لم يجدِ نفعاً... ليس في الصباح |
Bu yüzden bunun yerine yapmaya çalıştığım şey, duyguları teknolojimize getirmek ve teknolojilerimizi daha cevap verir hâle getirmek. | TED | وما أحاول القيام به هو تمكين أجهزتنا من المشاعر وجعل تقنياتنا أكثر تفاعلا. |
Hayır, yapmaya çalıştığım şey artık herkes beni terk ediyorken hayatımı nasıl yaşayacağımı öğrenmek. Kes şunu ya. | Open Subtitles | كلاّ، ما أحاول فعله هو تبيّن طريقة لأعيش حياتي بما أنّ الجميع تخلّى عنّي |
Evet, benim de tam olarak yapmaya çalıştığım şey bu. | Open Subtitles | نعم، هذا بالضبط ما أحاول القيام به. |
Demek istediğim, hepimize doğumda bir cinsiyet tahsis ediliyor ve benim yapmaya çalıştığım şey bazen tahsis edilen cinsiyetin kişiyle uyuşmadığına ve insanların kendi kendilerini tanımlamalarına izin verecek bir kapsam olması gerektiğine dair bir konuşma içerisine girmek. Ve bu, ebeveynlerle, iş arkadaşlarıyla yapmamız gereken bir konuşma. | TED | أعني، جميعنا تم تصنفينا حين ولدنا، ولذلك ما أحاول القيام به هو بدء تلك المحادثة أنه أحيانا الجنس المحدد لنا لا يوافقنا. ولذلك يجب أن توجد مساحة تمكن للناس تحديده ذاتيا، وتلك المحادثة التي علينا خوضها يجب أن تكون مع الآباء، والزملاء. |
yapmaya çalıştığım şey de tam olarak buydu. | Open Subtitles | هذا هو ما أحاول القيام به |
yapmaya çalıştığım şey bu. | Open Subtitles | هذا ما أحاول القيام به. |
Bilmen gereken şu ki, yapmaya çalıştığım şey... | Open Subtitles | ... ما تحتاج لمعرفته، ما حاولت فعله |
Benim yapmaya çalıştığım şey işte bu. | TED | وهذا ما حاولت فعله . |
(Gülüşmeler) yapmaya çalıştığım şey, insanların daha fazla interaktif deneyim yaşayabilmelerini sağlamak. | TED | (ضحك) والشيء أنا حقا أحاول القيام به هو تمكين الناس من الحصول على مزيد من غنى أنواع التجارب التفاعلية. |