Gross Mill Mutluluğunu yarattı böylece halkı hoşnut ve sadık kalsın diye. | Open Subtitles | لقد صنع ميزان السعاده القوميه الإجماليه لكي يكونوا قومه راضون ويبقون مخلصين |
Hollis Mulwray bir şehir yarattı ve bu şehri bana miras bıraktı. | Open Subtitles | صنع هوليس مولوراي هذه المدينة، وجعل مني ثري. |
Vergi sistemindeki değişiklik şirketlerin büyümesi için ideal koşullar yarattı. | Open Subtitles | التغيرات في الهيكل الضريبي قد خلقت اقتصاد مثالي لنمو الشركات |
Ama bence olan şey şu: jenerasyonla ilgili duruma odaklandıkça bu ''insan grupları'' insanların sadece insan olduğunu unuttuğumuz bir alan yarattı. ''İnsan insandır.'' | TED | ولكن أظن أن ما حدث هو التركيز على الفئات الأجيال، هذه المجموعات من الناس، التي صنعت قدرة نسيان أن الناس هم ناس. |
Platon, ilk Batı üniversitesini yarattı ve Aristoteles de dâhil, Antik Yunan'ın zeki insanlarına öğretmenlik yaptı. | TED | أنشأ أول جامعة غربيّة وكان معلمًا لأعظم العقول اليونانية، بمن فيهم أرسطو. |
Toprak verimleri çiftçiliği daha etkili kıldı ve Sanayi Devrimi'nin temelini oluşturan işçi fazlalığı yarattı. | TED | تطويق الزراعة جعلها أكثر كفائة، وخلق فائض من العمالة الذي وضع الأساس للثورة الصناعية. |
Bu firmanın şöhretini artırdı ve kendi ürünleri için marka güvenilirliği yarattı. | TED | عزز ذلك من سمعة الشركة كما خلق ذلك ولاءً للعلامة التجارية لمنتجاتها. |
Yani bakın, ve düşünün bütün bunları tanrı yarattı... | Open Subtitles | أعني بأنك تنظر للأعلي و تفكر في صنع الله لكل ذلك |
Hayır, hayır benim söylediğim şey, torun büyükanneyi yeniden yarattı. | Open Subtitles | ما أقوله أن الحفيده تعيد صنع الجدة مرة أخرى |
Dr. Sid, yaranın etrafında beni canlı tutan bir zar yarattı. | Open Subtitles | صنع دكتور "سيد" غلافاً حول العدوى مما أبقاني على قيد الحياة |
Kader niye seninle akraba olabileceğimiz bir dünya yarattı ki? | Open Subtitles | لماذا صنع القدر عالماً نكون فية انا و انت على معرفة ؟ |
Yani babamın ilk Bilgisayar'ı CIA için dünyanın en kötü adamını mı yarattı? | Open Subtitles | اذاً التداخل الأصلي لأبي صنع في أخطر رجال العالم على وكالة الأستخبارات المركزية. ؟ |
O yüzden kendi pis işlerini yapacak bir kişi yarattı. | Open Subtitles | لذا فإنّها خلقت تؤأم مُزيّف للقيام بعملها القذر بدلاً منها. |
Bunlar küçük değişikliklerdi ve yeni olasılıklar yarattı. | TED | لقد كانت تغييرات بسيطة، وهذه التغييرات خلقت احتمالات جديدة |
İkisi de İsrail’de yayınlandı ve şiddetli bir tartışma yarattı. | TED | بثت كل منهما في إسرائيل, وقد خلقت نقاشا واسعا . |
Senin için harikalar yarattı öyle değil mi? | Open Subtitles | هذه نظرية رائعة يا شون لقد صنعت العجائب لك, أليس كذلك ؟ |
Solucan tünelini motordaki bir dengesizlik yarattı. | Open Subtitles | كابتن، لقد كان عدم إتزان المحرك هو الذي أنشأ الثقب الساخن منذ البداية |
Tanrı 76 kiloluk çamurdan bu kadını yarattı.. | Open Subtitles | أخذ الله 168 رطل من الطين وخلق لي امرأة، |
Ve ışık oldu ve Tanrı bu ışıktan yeryüzünde yaşamı yarattı. | Open Subtitles | فكان نور و من ذلك الضياء خلق الله الحياه على الأرض |
Tüccar burada fevkalade bir şey yarattı doğrusu. | Open Subtitles | أترين، إنّه فعلاً أمرٌ فخيم ما قد صنعه رجال الأعمال هنا. |
2022 yılında, insanlık sonunda bütünüyle bir sanal evren yarattı. | Open Subtitles | في عام 2022، قامت البشريّة أخيرًا بإنشاء بيئة افتراضيّة كاملة |
Bu olay dizisi, bende oldukça endişe yarattı, iki sebepten ötürü. | TED | تسبب لي نمط الحياة هذا في الكثير من القلق، لسببين. |
Yani, sizi de yarattı, o zaman tamamen... | Open Subtitles | حسناً .. هو قد صنعك لذا فهو لا يمكن أن يكون بشكل تام .. |
Sadece Amerika dört trilyon dolarlık para yarattı. | TED | أنشأت الولايات المتحدة وحدها أربعة تريليون دولار من عملتها الخاصة. |
Ancak, dış müdahale sonucunda gelen değişim insanlar için daha da kötü sonuçlar yarattı. Dünyanın o köşesinde yaşanan felç ve aşağılık duygusunu derinleştirdi. | TED | ومع ذلك فإن التغيير الذي جاء عبر التدخل الأجنبي، أوجد للناس ظروفا أكثر سوءا، وعمّق مشاعر الشلل وعقدة النقص في ذلك الجزء من العالم. |
Tanrı her yere yetişemez, anneleri de bunun için yarattı zaten. | Open Subtitles | لا يمكن لله التواجد في كل مكان لذلك قام بخلق الأمهات |
Melezleri onlar yarattı ama hiçbiri kendi başına yaşayamadı. | Open Subtitles | لقد صنعوا الهجائنَ, لكن لم يبثوا الحياة بداخلها. |
Daha önce de bir kez hayatımı kurtarmıştı. Bir bakıma beni o yarattı. | Open Subtitles | لقد أنقذ حياتي سابقاً كما تعلم وبطريقة ما، قد صنعني |