İnsanlar kötü adamlara karşı savaşırken birbirlerine yardım etmekten zevk duyar. | Open Subtitles | الناس الذي يصبحون ركلة خارج مساعدة بعضهم البعض حارب الرجال السيئين. |
Sana bir soru, evlat. Komşusuna yardım etmekten korkan birinden ne olur? | Open Subtitles | شيء آخر يا بُني , إذا كنت تخاف من مساعدة جار لك |
Ama böyle düşünerek insan olmanın en iyi yönlerinden birini kaçırıyoruz: Biz başkalarına yardım etmekten zevk duyabilecek şekilde geliştik. | TED | ولكن حين نفكر فيه بهذه الطريقة، نفقد أحد أهم مميزات كونك إنسان: أننا تطورنا لإيجاد المتعة في مساعدة الآخرين |
Sen harika birisin, ama başkalarına yardım etmekten kendin göremiyorsun. O arkadaşına iyi bakıyorsun, değil mi? | Open Subtitles | أنتِ شخصية مدهشة، ولكنك مشغولة جداَ بمساعدة الآخرين |
Tamam, kulağa hoş geliyor ama şu gerçeği kabul etmeliyim ki yardım etmekten bahsettiğim insanlardan pek de hoşlanmıyorum. | Open Subtitles | يبدو الأمر جيدا ولكن يجب مواجهة حقيقة أنني لا أحب الناس الذين تكلمت عن مساعدتهم من قبل |
Neredeyse hiçbir şey başarmamıştı, fakat ona yardım etmekten hoşnuttum. | Open Subtitles | كانت قيمته تقريبا لا تساوي شيئاً لكنني كنت سعيداً بمساعدته |
Amanda'ya yardım etmekten çok herkesin dileğini elde etmesine yardım edeceğimi biliyordum. | Open Subtitles | . . عرفت ان الأمر تجاوز مجرد مساعدة اماندا وصارت ليلتي عن ان يتأكد كل شخص من ان تتحقق امنيته |
Ke'ra insanlarına yardım etmekten fazlasını istemiyor. | Open Subtitles | كيرا لم تكن تريد أي شيء إلا مساعدة قومها |
Milwaukee Brewerlar, bir Brewer ailesi üyesinin beyzbol tarihindeki yerini yeniden almasına yardım etmekten gurur duyar. | Open Subtitles | الميل واكي برورز مسرورة أنها كانت قادرة على مساعدة عضوى من عائلة برورز إسترد مكانه الشعبي في تاريخ البيسبول |
16 yaşında Darryl'e Sosyal Güvenlik çeklerini çalmakta yardım etmekten yakalandı. | Open Subtitles | ..حتى ابننا مارك . تم القبض عليه وهو ابن 16 بتهمة مساعدة ديري في سرقة شيكات الضمان الاجتماعي |
Ani hayırseverliğinin ardındaki nedenlerden kuşkuluydum ama daha az şanslılara yardım etmekten aldığın keyfi görebiliyorum. | Open Subtitles | كانت الشكوك تساورني حول دوافع حبك المفاجئ للإنسان لكن لاحظت كم مساعدة المحرومين تسعدك |
Tanıştığımızdan beri insanlara yardım etmekten ve hayat kurtarmaktan başka bir şey yapmadı. | Open Subtitles | لم يفعل شيئاً غير مساعدة الناس و إنقاذ أرواحهم |
Amanda'ya yardım etmekten çok herkesin dileğini elde etmesine yardım edeceğimi biliyordum. | Open Subtitles | . . عرفت ان الأمر تجاوز مجرد مساعدة اماندا وصارت ليلتي عن ان يتأكد كل شخص من ان تتحقق امنيته |
Beni tanırsın, yardım etmekten her zaman memnun olurum. | Open Subtitles | حسناً ، أنتي تعرفينني دائماً تسعدني مساعدة الآخرين |
Çalışmaktan ve evlenen kişilere yardım etmekten başka bir şey yapmaz mısın? | Open Subtitles | ماذا تفعلين غير العمل, و مساعدة الناس للزواج؟ |
İnsanlara bilgimiz ve teknolojimizle yardım etmekten onur ve imtiyaz duyarız. | Open Subtitles | إننا يشرفنا أن نتميز بكوننا قادرين على مساعدة البشرية مع معرفتنا و تكنولوجيتنا |
Ne zamandan beri gazeteciler insanlara yardım etmekten muaflar? | Open Subtitles | منذ متى كان الصحفيون مُستثنون من مساعدة الناس ؟ |
Prenses'in bu yolla, yaşamı çok kolayca harcanan ve inancı hor görülen annesinin anısını onurlandırmasına yardım etmekten gurur duyarım. | Open Subtitles | سأكون فخورة بمساعدة الأميرة لتشرف ذكرى والدتها حيث سلبت حياتها وإيمانها بكثير من الاستخفاف وبسهولة |
Çocuğumuz olmadı o nedenle Meg'e yardım etmekten çok mutluyduk. | Open Subtitles | لم يكْن بإستطاعتنا إنجاب طفل، لذا كنّا سعداء بمساعدة (ميج) |
Pamukları için yaptıkları mücadeleye yardım etmekten yoruldum. | Open Subtitles | سئمت من مساعدتهم في القتال من أجل حماية قطّنهم. |
Eğer onu görebilsem yardım etmekten mutlu olurum. | Open Subtitles | سأكون سعيداً جداً بمساعدته إذا تسنّى لي الوقت لرؤيته |
Bir silahşöre yardım etmekten daha önemli ne işin olabilir ? | Open Subtitles | ما المهم فى ذالك أنت لا يمكن أن تساعد يا فارس ؟ |
Pekala, yardım etmekten kıvanç duyarım. | Open Subtitles | أجل فأنا أتشرف أن أساعد |
yardım etmekten mutluluk duyarım. | Open Subtitles | -إنّي سعيدة لتقديم المُساعدة . |