"yavaşlatıyor" - Traduction Turc en Arabe

    • يبطئ
        
    • تبطئ
        
    • يبطئنا
        
    • تبطىء
        
    • تبطّئ
        
    • يُبطئ
        
    • يبطئون
        
    • يعوقنا بشكل
        
    • تبطأ
        
    • تبطئك
        
    Eğer yeterli enerji varsa bu çok türbülans yaratıyor ve rüzgarın hızını yavaşlatıyor. Open Subtitles إذا كان لديك الطاقــة الكافيــة فإنها تخلق الكثير من الصخب وذلك يبطئ الريح
    Viraja çok hızlı girdiğimi algıladığında otomatik olarak arabayı yavaşlatıyor. Open Subtitles انه يبطئ السيارة آليا عندما يشعر انني انعطف بسرعة كبيرة
    Bence poker meyhanelerin işini yavaşlatıyor. Open Subtitles طالما شعرت أن لعبة البوكر تبطئ من سير العمل في الحانة
    Ben şu kız yüzünden endişeleniyorum. Bizi yavaşlatıyor. Open Subtitles أنا حقا قلق على هذه الفتاة إنها تبطئ تقدمنا
    Bırak şunu. Bizi yavaşlatıyor. Open Subtitles أنزله, انه يبطئنا, وزن ميت
    Kafa travması bunu durdurmuyor. Sadece biraz yavaşlatıyor. Open Subtitles صدمة الرئيسيه لا توقف العمل بل تبطىء منه
    Deniz ördekleri tespit edilmemek için kalp atışlarını yavaşlatıyor. Open Subtitles بطّ العيدر تبطّئ نبضات قلبها ممّا يعينها على تفادي اكتشافها
    Cesetleri mumyalıyorlar. Formaldehit çürümeyi yavaşlatıyor. Open Subtitles يقومون بتحنيط الجثث الفورمالديهيد يُبطئ من عملية التحلل البكتيري
    Protestocular her şeyi yavaşlatıyor. Open Subtitles إن المتظاهرين يبطئون كل شيءٍ.
    DNA ve hücre yenilenmesine iyi geliyor. Kanseri de yavaşlatıyor. Open Subtitles إنّه مفيد لترميم خليّة البصمة الوراثيّة، كما أنّه يبطئ السرطان.
    Ufak beze parçalarının içinde kalan hava yalıtkan görevi görüyor ve ısı aktarımını yavaşlatıyor. Böylece 250 derecelik fırın dondurmayı eritmiyor. Open Subtitles شرك هوائي صغير في جيب رغوي يعمل كالعازل يبطئ تحول الحرارة لذا فحتى في فرن درجتة 450 فالأيس كريم لن يذوب
    Şu Lynn McGill denen herif işleri gerçekten yavaşlatıyor. Open Subtitles إن هذا الشخص لين ميجيل يبطئ العمل بالفعل
    Onlara yaklaşmak yavaşlatıyor. Open Subtitles لا يبطئ مرور الوقت الوصول إليهم يبطئ الوقت
    Tıpkı Dünya'nın kütle çekiminin havaya fırlatılan bir elmanın yükselmesini yavaşlatması gibi, her bir galaksinin kütle çekiminin diğerlerine etkisi uzayın genişlemesini yavaşlatıyor olmalı. TED حيث ، بقدر ما ان الجاذبية تسحب الارض تبطيء صعود تفاحة القيت لأعلى فان سحب الجاذبية لكل مجرة عن الاخرى يجب ان يبطئ التوسع في الفضاء
    Bu ilaç örnekteki dönüşümü yavaşlatıyor. Open Subtitles . هذا العقار يبطئ التحويل فى العينة
    Ve tüm ağır nesneler gibi, o da aslında zamanı yavaşlatıyor. Open Subtitles , ومثل كل الأشياء الثقيلة إنها في الواقع تبطئ الزمن
    Otlar süreci yavaşlatıyor ama onu ne kadar böyle tutacağından emin değilim. Open Subtitles الاعشاب تبطئ التطور, لكني لست متاكده كم المدة التي يمكن ان يصمد فيها.
    Bu her neyse gümüş onu yavaşlatıyor. Open Subtitles حسنًا, مهما كان هذا الشيئ فإن الفضة تبطئ من حركته
    Çöz şunu. Bizi yavaşlatıyor. Boş ağırlık. Open Subtitles . أنزله, انه يبطئنا, وزن ميت
    # Sürtünme bizi yavaşlatıyor # Open Subtitles ♪و الأحتكاك يبطئنا♪
    Dizim bizi yavaşlatıyor sen git, ben sana yetişirim. Open Subtitles ركبتي تبطىء تقدمنا ، إذا إمضي قدما و سألحق بك
    Ve bu kamera her şeyi 20 ila 40 kat yavaşlatıyor. Open Subtitles و آلة التصوير هذه تبطّئ المشهد 20-40 مرّة
    Sallanmak işi yavaşlatıyor. Open Subtitles دورانك في المكان يُبطئ من العمليّة.
    Din adamları işi yavaşlatıyor da. Open Subtitles - فرجال الدين يبطئون العمل
    Evet, biliyorum ama kazıcılar sadece kapak açıkken çalışabiliyor... bu da bizi yavaşlatıyor. Open Subtitles نعم , أعلم يا صديقى , ولكن الحفارين يعملون فقط عندما تكون هناك تهوية وهذا يعوقنا بشكل كبير
    Henüz deniyor, ama güç kesintisi her işi yavaşlatıyor. Open Subtitles حسنا, هو يحاول لكن الكهرباء المتقطعة تبطأ كل شيء
    Göğüs kasların o kadar gelişmiş ki bu seni yavaşlatıyor. Open Subtitles هل تعلم ان كل تلك قوّة الجسم العليا حقاً تبطئك

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus