Fakat kaya bile yedikleri için hayatta kalmak onlar için zor mudur ki? | Open Subtitles | ولكنه من الصعب بالنسبة لهم البقاء على قيد الحياة عنما يأكلون الحجازة ؟ |
Burada dünyadaki bazı insanları plasentasını yedikleri yazıyor. | Open Subtitles | يقول انه في بعض بقاع العالم الناس يأكلون المشيمة |
Yiminum, yani, eee, şey bayramı-- beyazların çok az yedikleri bayram, çünkü bu gecede Tanrı yeryüzüne inmiş, ve yiyecekleri dağıtmış, ve o kadar çok yiyecek varmış ki, o "Hayır" demiş. | Open Subtitles | اليمنم انها عندما البيض يأكلون قليلا لأن الليله التي نزل فيها الرب |
Maymunlar çok zeki ve hassaslar, ayrıca yedikleri muzda derilerini bırakıyorlar. | Open Subtitles | القرود ماهرون للغاية، وأيضاً حساسون لهذا يتركون قشرة الموز الذي يأكلونه |
Görünen o ki, Ganj timsahlarını öldüren toksin, besin zincirindeki bir şeyin, yedikleri balıkların içindeki birşeydi. | TED | لذا، يبدو أنه السم الذي قتل الجاريال كان شيئا في السلسلة الغذائية، شيء ما في السمك الذي يأكلونه. |
-Dikkat et çaylak! O canavarlar yedikleri şeye dönüşür! | Open Subtitles | حاذري أيها المبتدئة هذه الوحوش تتخذ هيئة ما تأكله |
yedikleri öğünün veya içtikleri biranın hesabını istersen... - Bizimle sorun yaşamayacaksınız. | Open Subtitles | فقط إن توقعت منهم أن يدفعوا ثمن الطعام الذي أكلوه و البيرة التي شربوها |
yedikleri tavukların isimlerini bilmek isteyen ve kendi elektrikli araçlarını süren bu heriflerin oluşturduğu büyük bir servet var. | Open Subtitles | قد تُصنع ثروة هائلة بواسطة هؤلاء الرجال الذين يقودون سياراتهم الكهربائية و يريدون أن يعرفوا أسماء الدواجن التي يأكلونها |
Korelilerin köpek yedikleri efsane değil biliyorsun. | Open Subtitles | أنت تعلم إنها ليست خُرافة؟ فهم يأكلون الكلاب حقاً. |
Bu, çok yedikleri zaman içtikleri şeydir. | Open Subtitles | هذا ما يتناولونه عندما يأكلون كثيرا من الطعام |
Kocam arkadaşlarıyla futbol maçı izlerken ben temizlik yaparım ve 8 dilim fındıklı kek yedikleri için çocuklarımın peşinden koşarım. | Open Subtitles | النظيفة وفقا للزوجي وأصدقائه مشاهدة كرة القدم. بعد مطاردة الأطفال لانهم يأكلون الكثير من الكعكة. |
Elini kaldırmış ve yemek yedikleri masaya vurmuş. | Open Subtitles | رفع يده فلطم بها سطح الطاولة التي كانوا يأكلون عليها |
Tıpkı bizler gibi, yedikleri şeyler tatlarını büyük ölçüde etkiler ve arttırır. | Open Subtitles | مثلنا جميعاً ما يأكلون يؤثر بشدة ويزيد من نكهتهم |
Çocukların, ancak yedikleri hakkında daha fazla şey bilirler ve yediklerinin gerçekten nereden geldiğini öğrenirlerse taze meyve sebzeler ve iyi gıdaları yiyeceklerine inandığımı bilmenizi istiyorum. | TED | واريدكم ان تعوا .. انني أُؤمن .. ان الاطفال سوف يأكلون لا محالة الطعام الجيد والصحي .. والخضار الطازجة ان هم علموا تماما مصادر تلك الاخرى التي تأتي منها .. |
Bir çöplük, bir döküntü yığını yaparlar-- çoğunlukla yedikleri tohumların kabuklarından. | TED | إنهم يصنعون الميدن، كومة من القمامة -- في الغالب من قشور البذور التي يأكلون. |
Ne yazık ki, bu konuşmanın bundan sonraki 18 dakikası içinde şu an hayatta olan dört Amerika'lı yedikleri besinler nedeniyle ölmüş olacak. | TED | بكل أسف، في ال18 دقيقة القادمة عندما أقدم حديثي، أربعة أمريكيين أحياء سيموتون جراء الغذاء الذي يأكلونه. |
- Yanmış et iyidir. - Kovboyların yedikleri gibi. | Open Subtitles | اللحم المدخن هو الأفضل، تماماً كما يأكلونه رعاة البقر. |
- Sanki birisi beni soktu! Üstelik yedikleri şey bile değil. yedikleri şeyden dökülenler! | Open Subtitles | و هذا ليس ما يأكلونه حتى هذا سقط مما يأكلونه |
Bu hastaların ortak bir şeyleri olmalı, gittikleri bir yer ya da yedikleri bir şey. | Open Subtitles | أتعلمين , أراهن بأن المريضين لديهم شيء مشترك كمكان كانوا يذهبون إليه أو طعام يأكلونه |
Dikkat et çömez! Bu canavarlar yedikleri şeye dönüşürler. | Open Subtitles | حاذري أيها المبتدئة هذه الوحوش تتخذ هيئة ما تأكله |
Tıpkı bizler gibi, yedikleri şeyler tatlarını büyük ölçüde etkiler ve arttırır. | Open Subtitles | على غرارنا جميعاً، ما تأكله يؤثر ويقوي من مذاقها بشكل رائع |
Belki de hepsi yedikleri bir şeye karşı alerjik reaksiyon gösterdi. | Open Subtitles | ربما لديهم حساسية تجاه شيء أكلوه أو شربوه. |
yedikleri minik planktonlar artan sıcaklıkla enerji doldu ve eriyen deniz buzulundan akan nehirlerin getirdiği gıdalarla beslendi. | Open Subtitles | ازدهرت العوالق الصغيرة التي يأكلونها جراّء الدفء المتصاعد للشمس وقد خصّبتهم المواد الغذائية التي وصلت إلى هنا عن طريق الأنهار العظيمة وقد تحررت من جليد البحر الذائب |
Görgü tanıklarının ifadeleri göz önüne alınarak düzenlenen resmi bir raporda, bir tür trans haline geçmiş gibi görünen insanların, kurbanlarını öldürüp yedikleri cümlesine yer verildi. | Open Subtitles | و تؤكد مصادرنا هناك أن ..القتلة يلتهمون بالفعل لحم ضحاياهم شيء لا يصدق هذا الذي يحدث |
Timsahların, yedikleri gibi, yöntemleri de esnek. | Open Subtitles | التماسيح لديها المرونة في طرق تغذيتها ايضا |