"yemek yemeye" - Traduction Turc en Arabe

    • لتناول الطعام
        
    • للأكل
        
    • تناول الطعام
        
    • تناول العشاء
        
    • لتناول العشاء
        
    • لنأكل
        
    • نتناول العشاء
        
    • لعشاءٍ
        
    • على الأكل
        
    • لتناول الغداء
        
    • لتناول وجبة
        
    • أن نأكل
        
    • الأَكْل
        
    Bekar bir anne oldum ve yemek yemeye vaktim kalmadı. Open Subtitles أنا أصبحت حاملا، وأصبح أم وحيدة، وتوقفت وجود أي وقت لتناول الطعام.
    Bugün yemek yemeye vakit bulamadım. Open Subtitles أنا جائعة لم تكن لدي فرصة لتناول الطعام اليوم
    Baksana, yemek yemeye parası yetmeyen bir sürü insan var. Open Subtitles أنظري، هناك الكثير من الناس الآخرين لا يستطيعون تحمل نفقة الخروج للأكل بالمطاعم.
    yemek yemeye vaktin yok. Çamaşır yıkaman gerekli. Open Subtitles ليس أمامك وقت للأكل بأي حال، فأمامك واجب الغسيل.
    yemek yemeye çalışıyorlar ve sen gelip soğuk esprilerin, aptal hikayelerinle maydanoz oluyorsun. Open Subtitles إنهم يحاولون تناول الطعام وتأتي أنت بدعاباتك السخيفة وقصصك الغبيّة
    Seninle yemek yemeye bile katlanamazken. Open Subtitles أجل، أنت على حق لا أحب تناول العشاء بجانبك حتى
    Çok da zekiymiş! yemek yemeye giderken bütün eşyasını otobüste bırakmış. Open Subtitles لا تبدو لي ذكية، بتركها الحقيبة في الصندوق والذهاب لتناول العشاء
    yemek yemeye gidiyoruz ve ben "ciao" diyorum. Open Subtitles نحن ذاهبان لنأكل و قد قلت مع السّلامة
    Düşünüyordum da, bu gece yemek yemeye ne dersin? Open Subtitles لذا فكنت أفكر , ما رأيك في أن نتناول العشاء سوياً هنا الليلة ؟
    Ve bu da muhteşem bir kadınla harika bir yemek yemeye sebep oldu. Open Subtitles {\pos(192,220)} تلك أوصلتْني لعشاءٍ مُدهش مع امرأةٍ لا تصدّق.
    Yaşı ilerlemiş olduğundan, muhtemelen akşam 22:00 gibi bir saatte yemek yemeye alışkın değildir, bu nedenle bu konuda özenli davranıp, güveci bir gece önceden pişiriyorum. Open Subtitles إنها كبيرة في السن لذلك من المرجح أنها غير معتادة على الأكل في العاشرة مساء لذلك إجتهدت لتجهيز الطبخة الليلة الماضية
    Kız arkadaşımla yemek yemeye tabii ki. Open Subtitles جئت إلى هنا لتناول الطعام مع صديقتي حتماً
    yemek yemeye niyeti olmadığı belli. Open Subtitles من الواضح انه يملك المال لتناول الطعام هنا
    İşimiz bittikten sonra yemek yemeye gidebileceğimi sanmıyorum. Open Subtitles لا أعتقد أنّ بامكاني الذهابُ معكم لتناول الطعام.
    - Sanırım Herkül'ün burada yemek yemeye benden daha çok ihtiyacı var. Yolculuk eden biri sonuçta. Open Subtitles يحتاج للأكل أكثر مني هو من كان مسافراً
    yemek yemeye karşı zaafım var. Open Subtitles عندي إلزام للأكل. إل أصبح جائع.
    yemek yemeye, televizyon izlemeye veya muhabbet etmeye gelmediğini göremiyor musunuz? Open Subtitles -هدوء ألا ترون أنها لم تحضر للأكل أو مشاهدة التلفاز أو التحدث
    Ona saygı duyduğum için onunla yemek yemeye utandım. Open Subtitles أنا أخجل من تناول الطعام معها لأنني أحترمها
    Benim de yemek yemeye hakkım yoktur. Open Subtitles فـ أنا آيضاً ليس لدى الحق بـ تناول الطعام
    Yarın işleri kolaylaştırmak için hizmetlileri gelip bizle yemek yemeye çağıralım. Open Subtitles غداً لندعو الخدم الصعود للأعلى و تناول العشاء معنا لجعل الأمور أسهل
    Dönüşün ve insan yaşamının kutsiyetini koruman şerefine yani benimkinin seni bu gece benimle yemek yemeye davet ediyorum. Open Subtitles الآن على شرف وصولك وحمايتك لقدسيّة الحياة البشريّة، خصوصاً حياتى أودّ دعوتك للإنضمام إلىّ لتناول العشاء الليلة
    Ya da restorana, yemek yemeye. Yani sen ne yapmak istersen. Open Subtitles أو مطعم لنأكل, أي شيء ترغبين بفعله
    Israr ettikleri için eve gitmeden önce yemek yemeye karar verdik. Open Subtitles نظرا لأنهم استمروا في الإصرار قررنا أن نتناول العشاء قبل الذهاب للمنزل
    Ve bu da muhteşem bir kadınla harika bir yemek yemeye sebep oldu. Open Subtitles {\pos(192,220)} تلك أوصلتْني لعشاءٍ مُدهش مع امرأةٍ لا تصدّق.
    Bu yüzden ben de önce tekrar yemek yemeye kendimi zorladım. Open Subtitles لذلك جبرتُ نفسي على الأكل مجدداً توقّفتُ عن أخذ الحبوب ألقيتُ بهم بعيداً
    Bilirsin, o kadar açım ki canım yanıyor. Neden bir yerlerde yemek yemeye gitmiyoruz? Open Subtitles أشعر بجوع مؤلم، لِمَ لا نذهب لتناول الغداء في مكان آخر؟
    Buraya güzel bir yemek yemeye geldim eğer öyle olmayacaksa, sende birşeyler atıştıracağım. Open Subtitles آتي إلى هنا لتناول وجبة طيبة وإن كنا لن نتناول واحدة، فسآكل شيئاً في شقتك.
    Saat çok geç olmuş. yemek yemeye gitmeliyiz. Open Subtitles أعتقد بأنه يتوجب علينا أن نأكل
    İnsanların yemek yemeye çalıştığı bir yerde. Open Subtitles هذا في a مكان حيث الناس كَانوا يُحاولونَ الأَكْل.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus