yengecin sırtında gördüğünüz bu uzun iplikler aslında bakterilerin ürünleri tarafından oluşturuldu. | TED | هذه الشعيرات الطويلة التي تراها على الجزء الخلفي من السلطعون. هي في الواقع التي أوجدتها نواتج البكتيريا. |
Yana doğru yürümek yengecin suçu değil ya da çakalın leş bir damağının olması. | Open Subtitles | ليس من خطأ السلطعون أنه يمشي في كلا الإتجاهين أو ابن آوي لحٌبه في تذوق الجيف. |
Bir yengecin kabuğa girdiği gibi ağızdan bedene giriyorlar. | Open Subtitles | يقومون بالدخول للجسد عن طريق الفم تمامًا مثل السلطعون وهو يتسلق الصدفة |
Gözlerin içinde, bir sapın ucundaki yengecin gözlerinden fazla duyum yoktu. | Open Subtitles | لم يعد هناك أي نوع من الشعور بداخلهم أكثر من لمعة في عين سلطعون من بعيد |
O aptal yengecin hakkından gelemedim bile. Bu durumda Te Ka'yı yenmek bir hayal! | Open Subtitles | ولم أستطع حتى هزيمة سلطعون أخرق ...(لذا فاحتمالية هزيمة (تيكا |
Napolyon yengecin içinde ne olduğunu söylemedin. | Open Subtitles | أيضا أخبريني ما يحدث مع السلطعون |
Haftasonuna kadar o yengecin üzerinde olacağım. | Open Subtitles | سأذهب لصيد السلطعون بنهاية الأسبوع |
yengecin sahtesinin sahtesini servis ediyoruz. | Open Subtitles | نقدّم تقليد تقليد السلطعون. |