Bu benim savaşım değil ve Cehennem ikimize yetecek kadar büyük değil. | Open Subtitles | هذه لَيستْ حربَي وجحيمَي لَيستْ كبيرة بما فيه الكفاية لكِلانَا. |
Görünüşe göre uçağımız içinde bir çocuğun kaybolmasına yetecek kadar büyük. | Open Subtitles | يبدو ان طائرتنا كبيرة بما فيه الكفاية لتتوه طفلة فيها |
İsyancı jaffaların mevkileri kazanmaya yetecek kadar büyük. | Open Subtitles | صفوف متمردي الـ (جافا) كبيرة بما فيه الكفاية للإنتصار |
Onun katlandığı acıları silmeye yetecek kadar büyük bir ev yok. | TED | لا يوجد منزل كبير بما فيه الكفاية لمحو الألم الذي كان على جدتي الكبيرة تحمله. |
- Sanıyorum birkaç evreni yok etmeye yetecek kadar büyük. | Open Subtitles | أفترض أنّه كبير بما فيه الكفاية لتدمير عالمين |
Herkesi ve her şeyi kabullenmeye yetecek kadar büyük bir kalbi vardı. | Open Subtitles | كان له قلب كبير كفاية لقبول و حب الجميع. |
Neredeyse ikimize yetecek kadar büyük. | Open Subtitles | انه كبير كفاية لكلينا. |
Ev hepimize yetecek kadar büyük, tamam mı? | Open Subtitles | هذا البيت كبير بما فيه الكفاية بالنسبة لنا جميعا، حسنا؟ |
Mekân ikimize yetecek kadar büyük. Değil mi? | Open Subtitles | إنّ المكان كبير بما فيه الكفاية لكلٍ منّا صحيح؟ |