Eğer kendi yaratıcılığımızı, icat etme yeteneğimizi kavrayabilecek olursak, onun açtığı yolda çalışarak öğrenilecek korkunç derecede fazla şey var. | Open Subtitles | وإذا أردنا أن نفهم الإبداع الخاصة بنا قدرتنا علي الاختراع هناك الكثير يمكن تعلمه من خلال دراسة طريقة ابتكاره هو |
Ve böylece, kendi çıkarlarımız doğrultusunda mukabele yeteneğimizi ve dünyaya karşı olan sorumluluğumuzu kavramaya başlarız. | TED | كما أنه في هذه المرحلة، من خلال مصلحتنا الشخصية، نبدأ أخيراً بإدراك قدرتنا على تكييف مفهوم مسؤوليتنا لبقية العالم. |
Her şeyden önce, bazı insanlar bunun düşüncesiyle bile sarsılıyorlar. Ya evrim gerçekliğin tarafını tutmuyorsa? Demek istediğim, bu durum bütün çabalarımızı sarsmaz mı, tüm gerçeği düşünebildiğimizi düşünme yeteneğimizi ve düşünürsek muhtemelen senin kendi kuramını da? | TED | ما أقصد هو إن البعض سيكون مكتئبا كثيرا حول فكرة إن التطور لا يحابي الواقع أعني ألا يعني ذلك تلغيم جميع محاولاتنا هنا كل قدرتنا على التفكير بأننا نفكر الحقيقة وممكن حتى نظرياتكم الخاصة إن فهمتم هذا؟ |
Yaklaşımımız güç kullanmak zorunda kalmamak için güç kullanma yeteneğimizi ve isteğimizi göstermek. | Open Subtitles | منهاجنا هو اثبات قدراتنا واستعدادنا لاستخدام القوه لذلك قد لا يستلزم منا ذلك |
İnsanlar su altında yaşayamaz diye bir şey yoktur. Sadece bu yeteneğimizi unuttuk. | Open Subtitles | أنه ليس البشر لا يمكنهم النجاة تحت الماء، بل نحن نسينا قدراتنا لفعل هذا. |
İnsanlar su altında yaşayamaz diye bir şey yoktur. Sadece bu yeteneğimizi unuttuk. | Open Subtitles | أنه ليس البشر لا يمكنهم النجاة تحت الماء، بل نحن نسينا قدراتنا لفعل هذا. |
Değerini yitiren bir terim hâline geliyor ve empati yeteneğimizi, ciddi ile ciddiyetsiz had aşmaları ayırt etme yeteneğimizi yok ediyor. | TED | لقد أصبح مصطلح منحط القيمة، وجعنا نفقد قدرتنا على ابراز التعاطف وعلى التفرقة بين الانتهاكات الخطيرة وغير الخطيرة. |
Sürekli biriktirme yeteneğimizi azaltıyor. | TED | إنها تزيد من العبء وتنقص من قدرتنا على الادخار. |
İhtiyacımız olan derin uykuya geçmediğimizde öğrenme yeteneğimizi, hücrelerin ve vücudumuzun iyileşmesini kısıtlar. | TED | عندما لا نحصل على ما نحتاجه من النوم العميق، يحول هذا دون قدرتنا على التعلم ودون تعافي خلايانا وأجسادنا. |
Peki, değişim yeteneğimizi nasıl değerlendiriyoruz? | TED | لذا، كيف نقوم بتقييم قدرتنا على التكيّف؟ |
Sanırım Güç'ü kullanma yeteneğimizi azaldığını senatoya bildirme vakti geldi. | Open Subtitles | أظن بأن الوقت قد حان لنعلم مجلس الشيوخ أن قدرتنا على استخدام القوة قد ضعفت |
Sahtekarlığı yaratma yeteneğimiz artık onu fark etme yeteneğimizi aştı. | Open Subtitles | قدرتنا على صنع الخداع تجاوزت قدرتنا على كشفة |
İnsanlığımızı arttırıyoruz, coğrafyaya aldırmaksızın birbirimizle iletişim yeteneğimizi de. | TED | ونحن اليوم نزيد من انسانيتنا .. كلما زادت قدرتنا على التواصل مع بعضنا البعض .. برغم كل المسافات الجغرافية التي تفصل بيننا .. |
Fakat bir noktada çok zor ya da zahmetli olduğundan başarısızlıkla baş etme konusundaki doğal yeteneğimizi reddetmeye, daha düşük kabulle değiştirmeye karar verdik. | TED | ولكن في مرحلة ما، لكون الأمر صعبًا أو مؤلمًا جدًا. قررنا أن نستبعد قدرتنا الطبيعية للتعامل مع الفشل وقمنا باستبدالها بمستوى قبول للأشياء أقل من المطلوب. |
Muhtemelen ezeli düşmanı olan bizden saklanabilmek ve Yoma'ları tanıyabilme yeteneğimizi ortadan kaldırmak için kutsal şehirde gizleniyor. | Open Subtitles | يبدو أن السبب لإختبائه في هذه المدينة المقدسة نحن... و إيقاف قدرتنا على إكتشافهم ... |
Çevre problemini anlama yeteneğimizi bir başka Moore Yasası gibi görmemizi sağlayan yeni bir eğilim de yeni malzemeler. | TED | الشئ الذي نراه من نفس نوع ظاهرة قانون مور الذي سيقود قدراتنا في التقدم لمعالجة مشكلة البيئة في إطار مادي جديد . |