Belki de bizi çocuk olduğumuz için ciddiye almamışlardır. Bir yetişkinin ismini yazalım. | Open Subtitles | ربما لم يأخذنا على محمل الجد لأننا أطفال لنضع عليه اسم شخص بالغ |
Etrafıma bakınıp her an bir yerden bir yetişkinin gelip bu adamı durduracağını umut ettim. | TED | أذكر أنني كنت أنظر حولي، على أمل أنه في أي لحظة، سيأتي شخص بالغ ويوقف هذا الصبي عن حدّه. |
Yakın zamanda yapılan bir deneyde, bir grup yetişkinin, onlar uzmanların konuşmalarını dinlerken, beyinleri MRI ile tarandı. | TED | في تجربة حديثة، مجموعة من البالغين تم فحص أدمغتهم في جهاز الرنين المغناطيسي و هم يستمعون إلى حديث الخبراء. |
Afrika'da pek çok çocuğun yanı sıra, pek çok yetişkinin de ölümüne sebep oluyor. | TED | و هو يتسبب في وفاة كثير من البالغين و كذلك الأطفال في أفريقيا |
Anne, birkaç yetişkinin de yardımıyla buzağıyı sürünün emniyetine geri götürmeye çalışıyor. | Open Subtitles | الأمّ، بمساعدة عدّة بالغين آخرين، تحاول أن تُرجع العجل إلى أمان القطيع. |
Annemin olmadığı bir odada uyumama veya bir yetişkinin elini tutmadan merdivenlerden inmeme bile izin yoktu. | Open Subtitles | لا أستطيع النوم في الغرفة بدون أمّي أو حتّى المشي في الدرج بدون مرافق راشد |
Bir yetişkinin bir çocuğa vurması çok kötü bir şeydir. | Open Subtitles | عندما يقوم البالغ بضرب الطفل, فإن ذلك أمرٌ سيءٌ للغاية. |
Son defa söylüyorum, her yetişkinin göl evi olmaz. | Open Subtitles | لاخر مره , ليس جميع الناضجين يملكون بيوت بحيره |
Bu, tedavisi olmayan bir lösemi türüdür ve Amerika'da her yıl yaklaşık 20.000 yetişkinin başına bela olur. | TED | إنه نوع من سرطان الدم غير قابل للعلاج يُصيب تقريبا 20,000 بالغ سنويًا في الولايات المتحدة. |
Bir yetişkinin zeka yaşının 15 olduğu söylenir, ...yani benim yaşımdan sadece 3 yaş yüksek. | Open Subtitles | قيل أن العمر العقلي المتوسط لشخص بالغ هو خمسة عشر فقط ثلاث سنوات أكبر مني. |
Bir yetişkinin mahkeme kararıyla psikolojik yardım almasını sağlamak için kendine zarar vermesi gerekiyor. | Open Subtitles | الطريق الوحيد أَنْ يُصبحَ بالغ إرتكبَ للمساعدة النفسيةِ إذا يَآْذونَ أنفسهم. |
İki yetişkinin akşam yemeği. | Open Subtitles | هو عشاء بالغين كبار لأن هناك إبن بالغ واحد |
Yetişkinler her zaman başka bir yetişkinin kıçını tekmeler. | Open Subtitles | يَرْفسُ البالغين مؤخرة بالغين آخرينِ كُلّ الوَقت. |
Normal bir yetişkinin saatte dört, beş kilometre yürüdüğü tespit edilmiş. | Open Subtitles | معدل البالغين يقطعون ميلين إلى ثلاثة في الساعة |
Fizyolojik açıdan, tıpkı bir yetişkinin orgazmına benziyor. Yeter artı k. | Open Subtitles | من الناحية الفسيولوجية، انها تقريبا مطابقة لهزة جماع البالغين |
İspanyol Gribi çok fazla sayıda yetişkinin ölümüne yol açtı. | Open Subtitles | الفلونزا الإسبانية قتلت أعداد مختلفة من البالغين الأصحاء ، إنه يجعل المدن نصف خالية |
Sadece Amerika'da 10 yetişkinin 6'sının kronik hastalığı var. | TED | في الولايات المتحدة لوحدها، ستة من كل عشرة بالغين لديهم أمراض مزمنة. |
Çapraz görüş açısından, iki yetişkinin paylaştığı, duygusal bir ana tanıklık etmekteydin. | Open Subtitles | إنك تشهد من المقاعد الأولى شخصين بالغين يتقاسمان لحظة غرام. |
Bu konuda bir yetişkinin bana yardımcı olması lazım. | Open Subtitles | وانا فى حاجة إلي شخص راشد لكي يساعدنى علي هذا. |
Kanunlara göre gözaltın sırasında uygun bir yetişkinin yanında bulunması gerekiyor. | Open Subtitles | ينص القانون على ضرورة تواجد شخص راشد مناسب معكِ أثناء إحتجازكِ ليست هي |
Bir yetişkinin beyninin ve kalbinin neredeyse 4'te 3'ü sudur. | TED | ثلالة أرباع قلب و دماغ الشخص البالغ مياه. |
Çok sayıda yetişkinin arasında büyüdüm. | Open Subtitles | لقد عشتُ لفترة عظيمة بين الناضجين. |
Güvenli ve iki yetişkinin isteğiyle olduğu sürece kimseyi ilgilendirmez. | Open Subtitles | طالما أن الأمر يتم بأمان وبين شخصين راشدين متراضيين فلا أحد يهتم |
Ondan sonra da iki yetişkinin yapacağı gibi yaptılar. | Open Subtitles | بعد ذلك فعلا ما يفعله اي اثنان ناضجان في هذا الموقف |