Buğday, mısır ve pirinç, mahsül olarak yetiştirdiğimiz bütün bunlar aslında hayatlarına yabani ot olarak başlamışlardı. | Open Subtitles | القمح, الذرةوالرزكلهابدأت الحياةكــأعشاببرية، والتي ربيناها لانتاج محاصيل |
Bu da bizim yetiştirdiğimiz genç kadın. | Open Subtitles | هذه هي المرأة الشابة التي ربيناها |
'Produce Pete' programı yetiştirdiğimiz şeylere inanamadı. | TED | المنتج بيتي لم يصدق ماذا استطعنا أن نزرع. |
Bunlar yalnızca domates ve havuç yetiştirdiğimiz yerler değil. | TED | وهذه ليست قطعًا من الأرض حيث نزرع الطماطم والجزر فقط على حد سواء. |
Her santimetrekarede gezinen milyarlarca mikrop ve organizma üzerinde besinlerimizi yetiştirdiğimiz toprağı işleyerek onu daha bereketli hale getirir, soluduğumuz havayı düzenlemeye yardım eder. ve rezervuarlara doğru akan yağmur suyunu temizler. | Open Subtitles | في كلّ إنشٍ مربّع، بلايين الجراثيم وَ الكائنات الحيّة الأخرى تنبض حركة فيهاا، تبني وَ تخصّب التربة التي نزرع فيها غذائنا.. |
Bir katil yetiştirdiğimiz anlamına da kesinlikle gelmez. | Open Subtitles | وبحق الجحيم لا يعن أننا ربينا قاتل |
Harika bir çocuk yetiştirdiğimiz aşikar. | Open Subtitles | انه واضح بأننا ربينا فتى رائع |
Ev vizitelerim yapacaksın hem de şey yetiştirdiğimiz çiftliğimizde. | Open Subtitles | أنت سوف تصنعين واجبات منزلية إلى مزرعتنا حيث نزرع ... ........ |
yetiştirdiğimiz ürünleri tüketiyoruz. | Open Subtitles | نعتمد على ما نزرع |