"yetmiyordu" - Traduction Turc en Arabe

• تحمل
• تكفيه

Büyük bir imalat şirketinde bu çok önemli bir olaydır ve artık mali güçleri işgücü havuzlarına yetmiyordu.
في حالة شركة صناعية كبيرة، فإن هذا الأمر يعتبر مشكلا كبيرا، وقد يجعلهم هذا غير قادرين على تحمل مصاريف عمالهم.

"kes ve yak" tarımımız vardı; insanların gübreye paraları yetmiyordu, bu nedenle ağaçları yakıyor ve orada mevcut mineralleri kullanıyorlardı. Yangınlar sıklaştı ve bir süre sonra elinizde verimliliğin kalmadığı bir arazi parçasıyla kalıyordu.
كان لدينا القطع وحرق الزراعة؛ والناس لا تستطيع تحمل تكاليف السماد لذا يحرقون الأشجار ونصف المعادن المتاحة هناك. أصبحت الحرائق أكثر حدوثاً وبعد فترة تصبح عالق بمساحة من الأرض حيث لم يتبقى أي خصوبة.

Zaten taşınacaktık. Artık eve paramız yetmiyordu.
لقد كنا سننتقل، حسناً لم نستطع تحمل تكاليف المنزل.

Babamın başka bir kadına aşık olması yetmiyordu annem yetmiyordu...
كانمنالسئأنأبيأغرمبامرأة أخرى, كأناميلا تكفيه, لكن , أقصد , ابنة اخرى؟

Sanki kadınlar yetmiyordu şimdi bir de erkekler...
..لم تكفيه النساء، لذا الآن الرجال

Avukata gücüm yetmiyordu. Bende ödeyip kurtuldum.
لا يمكنني تحمل مصاريف المحامي، لذا سويت الأمر

Babamın parası kitaplara yetmiyordu.
كلا , لم يتمكن والدي من تحمل نفقات الكتب

Bize iki işte çalıştığını, ama yine de Y'ye üye olmaya yetecek parası olmadığını söyledi ama önemli değildi aynı şekilde spora da gidemiyordu, çünkü benzin almaya parası yetmiyordu ve her gün evden işe, işten eve 16 km yürüyordu.
أخبرتنا بأن لديها وظيفتين ومع ذلك لا يمكنها تحمل عضوية النادي. وكانت متعايشة مع ذلك، كما قالت. وأيضاً لا يمكنها تحمل نفقات البترول وكانت تقطع ١٠ أميال من وإلى العمل كل يوم.

Birçok insanın parası sarhoş olmaya yetmiyordu. Neden?
معظم الناس لم يستطيعوا تحمل السكر.

Ama o zaman... buna bile gücümüz yetmiyordu.
ولكن كنا لا نستطيع تحمل شراء هذا

Kabloluya bile paramız yetmiyordu, Karen.
(لم نكن نستطيع تحمل تكلفة الكيبل حتى يا (كارين

Param yetmiyordu.
لا يمكنني تحمل سعره