| Alaska'da kışın yaklaşmasıyla birlikte yiyecek bulmak gitgide zorlaşır. | Open Subtitles | مع اقتراب فصل الشتاء في ألاسكا سيصعب إيجاد الطعام تدريجيا |
| Bazı dağ sakinleri için yiyecek bulmak dahi çok zor bir iş olabilir. | Open Subtitles | ، لبعض مِن قاطني الجِبال إيجاد الطعام فقط هو تحدٍّ بحد ذاته |
| Sualtında yiyecek bulmak zordur... ..özellikle deniz gözlüğünüz olmadan. | Open Subtitles | لينجوا, لقد أصبحوا خبراء في البحث عن الطعام تحت الماء. |
| Aslında buralarda yiyecek bulmak oldukça zor. | Open Subtitles | واقعاً، من الصعب الحصول على طعام هذه الأنحاء |
| Beyinleri o kadar küçükmüş ki yiyecek bulmak için bir şeye bağlanıp onun peşinden giderlermiş. | Open Subtitles | بعد لحظة ولادتهم عقولهم صغيره لدرجة انهم يتعلقون بشيء ما ويتبعونه كطريقة لايجاد الطعام |
| O halde bir yere yiyecek bulmak için gitmek zorundasın. | Open Subtitles | إذن عليكِ أن تذهبي إلى مكان ما للبحث عن الطعام. |
| Çünkü hepsi de köylerine dönüp bir şekilde yiyecek bulmak istiyor. | Open Subtitles | يريدون الجميع ان يعودو لقراهم وبطريقة ما حاول الحصول على الطعام |
| yiyecek bulmak burada da zor. | Open Subtitles | يصعُب إيجاد الطعام هنا. |
| yiyecek bulmak burada da zor. | Open Subtitles | يصعُب إيجاد الطعام هنا. |
| Mun... yiyecek bulmak zorlaşmaya başladı. | Open Subtitles | . مون) ، نحن نُعاني في إيجاد الطعام الأن) |
| Asıl sorunumuz yiyecek bulmak. | Open Subtitles | ما يقلقنا هو إيجاد الطعام |
| Bir şekilde devamlı yiyecek bulmak zorunda. | Open Subtitles | بطريقة ما ، عليها مواصلة البحث عن الطعام |
| yiyecek bulmak için avcılık ve toplayıcılık yapacağız. | Open Subtitles | سنقوم بالصيد و البحث عن الطعام من أجل عشائنا |
| Geniş otlaklar oluştu ve atalarımız yiyecek bulmak için bir uçtan diğerine seyahat etmek zorunda kaldı. | Open Subtitles | نمت الأراضي العشبية الفسيحة و كان أسلافنا مُرغمينَ على إجتيازها في البحث عن الطعام |
| Düzgün herhangi bir yiyecek bulmak çok zor. | Open Subtitles | و من الصعب الحصول على طعام جيد |
| Her gece, annesi yiyecek bulmak için dışarı çıkıyor. | Open Subtitles | كل ليلة تذهب امه لايجاد الطعام |
| Yataklarımızı da getirmeliydik. yiyecek bulmak için bu yoldan geçtiklerine emin misin? | Open Subtitles | ـ كان يجب علينّا إحضار الأغطية ـ أأنت واثق إنها الطريقة المناسبة للبحث عن الطعام هُنا؟ |
| yiyecek bulmak için nereye gittiysek, başka sürülerle karşılaştık. | Open Subtitles | مهما ذهبنا لاجل الحصول على الطعام اننا نلتقي بمجموعة اخرى |