Neyse, sırf bizimle uğraşmak için Scooter McGreevy George'un yokluğundan yararlanıp Fillmoreluların kasabanın yarısına dava açmasına neden oldu. | Open Subtitles | على اي حال فقط للعبث معنا سكوتر ماغري استغل غياب جورج جعل سكان فيلمور مقاضاة نصف سكان هذه البلدة |
Fakat, kaynakları düşük olan ülkelerde... ...test ve tedavi yokluğundan... ...çocukların yüzde 40'ı enfeksiyon kapmaktadır... ...yüzde 40'a karşı yüzde 2... ...büyük bir fark. | TED | و مع ذلك فالواقع في الدول فقيرة الموارد، مع غياب الفحوصات و العلاج، 40 بالمائة، 40 بالمائة من الأطفال مصابين-- 40 بالمائة مقابل 2 بالمائة -- فارق شاسع. |
Bay Solomon'un yokluğundan dolayı bu sorumluluğu sizin almanızı istiyorum. | Open Subtitles | وفي غياب السيد (سلومون) طلبنا منكِ تحمل المسؤولية |
Eğer oğlum, kocam olacak olsaydı onur kazandığı sürece, sevgisini en çok gösterdiği yatağında beni kucaklamasındansa yokluğundan sevinç duyarak daha özgür olurdum. | Open Subtitles | لو كان إبنى هو زوجى لعشت معه فى متعة هذا الغياب أى شخص كان ليفعل فإن إفتقاده يبرهن على الحب |
6 aylık yokluğundan sonra bu senin de çıkış partin oluyor, canım. | Open Subtitles | بعد ستة أشهر من الغياب يمكنني القول أن الأمر نفسه ينطبق عليك، عزيزتي |
Dollhouse'daki üç aylık yokluğundan önce mi başlamıştı? | Open Subtitles | هل بدأ قبل غيابك بثلاثة أشهرٍ من "بيت الدمى"؟ |
Fokun yokluğundan cesaret alan geride kalan penguenler açık denize giriyorlar. | Open Subtitles | (بعد أن تشجعوا بغياب (الفقمة (يتقدم من تبقى من حيوانات (البطريق نحو البحر المفتوح |
Lambert'i kaçırmak için Şerif'in yokluğundan faydalanacak. | Open Subtitles | , هو سيستفيد من غياب عمدة البلده ليضمن إطلاق سراح (لامبيرت) ، صباحاً |
Bayanların yokluğundan olmalı efendim. | Open Subtitles | هذا بسبب غياب السيدات يا سيدي |
Ben de bir çocuk suçlu olsaydım babamın yokluğundan hemen yararlanırdım. | Open Subtitles | "ولو كنتُ الابن الجانح..." "لاستغللتُ غياب والدي" |
- Kedinin yokluğundan faydalanıyordunuz. | Open Subtitles | -لقد كنتم تنتهزون فرصة غياب القطة |
James Hunt, Niki Lauda'nın yokluğundan faydalanıp puanları topluyor. | Open Subtitles | (جيمس هانت) يكسب في ظل غياب (نيكي لاودا). |
Ama belki de Lucille'ın yokluğundan dolayı iki kardeş yıllardır olmadığı kadar samimi oldu. | Open Subtitles | (ولكن بسبب غياب (لوسيل رابطة الأخويين قد زادت عن ذي قبل |
Lortlarının yokluğundan yararlanan prensin yönetiminden memnun olmayan hainler Dracula'ya doğrudan meydan okumaya cesaret edemediler. | Open Subtitles | أستغلوا فيها غياب سيدهم المستشارون لـ(دراكولا) تآمروا للإطاحة بالعرش مستنبذين أفكار الأمير |
Heather Dunbar, Başkan'ın yokluğundan istifade etmek isterse bu onun tercihi. | Open Subtitles | إن أرادت (هيذر دانبار) استغلال غياب الرئيس, فهذا حقها |
Sen ona bakma çaylak. Gibbs'in yokluğundan böyle oldu. | Open Subtitles | تجاهلها (بروبي) تعاني من غياب (غيبز) |
Yani acının çoğu bazı şeylerin yokluğundan kaynaklanıyor. Her zaman susamış hissediyorum. | Open Subtitles | أعني، في الغالب هذا الألم نابع من الغياب عن الأشياء. إنني عطشة طوال الوقت. |
Carlo'nun senin yokluğundan faydalanmaya çalıştığını mı düşünüyorsun? | Open Subtitles | هل تخاف ان يستغل كارلو غيابك لصالحه ؟ |
berbat görünüyorum, senin yokluğundan tamamen tükenmiş. | Open Subtitles | ابدو مروعا في غيابك |