| Kendi güvenliğiniz ve diğer yolcuların güvenliği için bagajlarınızı lütfen terkedilmiş olarak bırakmayın. | Open Subtitles | من أجل سلامتكم وسلامة باقى الركاب الرجاء عدم ترك حقائبكم بلا ملاحظة جيدة |
| yolcuların 9 numaralı uçuş için, acilen üç numaralı kapıya gitmeleri rica olunur. | Open Subtitles | على الركاب التوجه إلى البوابة رقم 3 للمغادرة |
| - Fransız yolcuların vagonları kullanmalarını engellemek için. | Open Subtitles | لإيقاف إستخدام الركاب الفرنسيين لعربات القطار. أية عربات؟ |
| Tüm yolcuların dikkatine, bu British Airways'in 42. uçuşu için yapılan son çağrıdır. | Open Subtitles | إنتباه لجميع المسافرين بالخطوط البريطانية هذا هو النداء الأخير على الرحلة رقم 40 |
| Fırtına doruk noktasındayken kaptan yolcuların kendi güvenlikleri adına ranzalarına bağlı kalmalarını emretti. | Open Subtitles | في قِمَّةِ العَاصِفَةِ , أَمرَ القائدَ المسافرين لكي يُرْبَطوا في أسرّتهم لأمانِهم الخاصِ. |
| yolcuların üç dakika içinde bu alandan ayrılmaları rica olunur. | Open Subtitles | المسافرون في هذه المنطقة محدد لهم أن يغادروا خلال 3 دقائق |
| Shinjuku İstasyonu'nun bu güney çıkışında, yolcuların hepsinde şemsiye var. | Open Subtitles | .هنا في مخرج محطة شينجوكو الجنوبية، كلّ الركّاب يحملون مظلاتهم في أيديهم |
| Ulaşım Kontrol'ün tek ilgilendiği, yolcuların güvenliğidir. - Oyun? | Open Subtitles | سلامة الركاب هي الإهتمام الوحيد لسلطة النقل |
| Yakıt pompalanmaya başlandığı anda yolcuların yarısını serbest bırakacağım. | Open Subtitles | بمجرد تدفق الوقود الى خزان الطائرة ساطلق سراح نصف الركاب |
| O yolcuların nerede olduğunu ve o manyağın kim olduğunu anladım galiba. | Open Subtitles | ولديّ حدس قوي عن مكان أولئك الركاب ومن هذا المعتوه |
| Şimdi kargo ve yolcuların taşındığı güverteye gitmek için beni izleyin lütfen. | Open Subtitles | اتبعنونى الآن للسطح الرئيسي للقارب حيث يتم حمل البضائع كما يتم حمل الركاب على سطح السفينة |
| İstediğin isimlerin listesi. Trendeki yolcuların. | Open Subtitles | قائمة الأسماء التى طلبتها الركاب الذين كانوا على القطار |
| Bütün yolcuların dikkatine: Bayanlar ve baylar, lütfen sakin olun. | Open Subtitles | السيدات و السادة الركاب من فضلكم إبقوا هادئين |
| Pardon, az önce uçak kalkmadan inen yolcuların sorunu neydi? | Open Subtitles | المعذرة، أولئك المسافرين الذين خرجوا من الطائرة، عمّ كان ذلك؟ |
| Oyuncular hemen karşımızda yolcuların arasındaydı ve onları duyabiliyorduk ama bunun dışında onları göremeyebiliyorduk. | TED | كان الممثلون أمامنا وسط المسافرين وكنا نسمعهم جيدا لكننا لم نرهم طوال العرض |
| Cinayet gecesi, Belgrat molasından sonra, hangi yolcuların kompartımanlarına en son gittiklerini söyler misiniz? | Open Subtitles | فى ليلة الجريمه بعد ما غادرنا بلغراد من كان آخر المسافرين الذين توجهوا إلى مقصوراتهم ؟ |
| Son yolcuların biletlerini topladınız mı? | Open Subtitles | هل نحن آخر المسافرين الذين جمعت منهم التذاكر ؟ |
| yolcuların geçerken gördüğü eşsiz mucizelerle... köpüklü sularla... gür ormanlarla... | Open Subtitles | المسافرون المحلقون فوقه يُمْكِنُهم أَنْ يَلْمحوا العديد مِنْ أعاجيبِه وأنهاره الرائعة |
| TSA, yolcuların tamamının kontrolü.. | Open Subtitles | إدارة أمن النقل ستتأكد من عبور الركّاب في الحجز. |
| Mühendislik ve teknik alanda becerileri olan yolcuların sınıfı 38 numaralı Öğrenme sınıfındasın. | Open Subtitles | لقد تم تسجيلك في دروس الصف 38 المخصص للركاب أصحاب المهارات التقنية والفنية |
| Rica etsem, Başmüfettiş, işiniz bittiğinde, yolcuların özel eşya listesinden ben de bir kopya alabilir miyim? | Open Subtitles | بعد انتهائك هلا سمحت لي بالإحتفاظ بنسخة من قائمة المتعلقات الشخصية لكل مسافر ؟ |
| Kanamalar iyice şiddetleniyor ve hastalık belirtileri de arttı. yolcuların sinir sistemlerinden sonra, şimdi de kavrama fonksiyonları tehlikede. | Open Subtitles | النزيفُ يزدادُ سوءاً، و الأعراضُ تمتدُّ إلى الجهاز العصبي للمسافرين |
| yolcuların yarısı uçakta Arap tetöristelerin olduğuna inanıyor. | Open Subtitles | لقد جعلت نصف ركاب الطائرة يؤمنون بأنه لدينا ارهابيان عربيان على متن الطائرة |
| Kendi güvenliğiniz ve diğer yolcuların güvenliği için, yerlerinizden ayrılmayın. | Open Subtitles | لأجل سلامتكُم وسلامة الرُكاب المُرافقونَ معكم برجاء البقاء فى مقاعدكم |
| Eminim bu diğer yolcuların üstünde iyi bir etki yapmıştır. | Open Subtitles | أنا واثقة أنّ بقية الرّكاب كانوا على ما يرام. |
| yolcuların dikkatine. 6.45 treni hareket etmek üzeredir. | Open Subtitles | إنتباه أيها السادة المُسافرين. قطار الساعة الـ6.45 يُغادر الأن. |
| Delta 1989'daki yolcuların herhangi bir yerde emniyet içerisinde olduklarını varsayabiliriz. | Open Subtitles | يمكننا الأفتراض أن مسافرين دلتا 1989 آمنين فى مكان ما |
| Bu tip kazalarda genellikle kokpitin arkasında oturan yolcuların hayatta kalma şansları daha fazladır. | Open Subtitles | في العموم الطيار والركاب يجلسون في قمرة القيادة بهذه الحياة فرصة نجاتهم أكبر |
| Gelecekteki yolcuların farklı antropometrik özelliklerine uyum sağlayacak farklı koltuklar olabilir. | TED | لدينا مقاعد مختلفة جداً تتكيف مع حالة الراكب المستقبلي، مع قياسات بشرية مختلفة. |
| Bütün gün boyunca kötü tavır sergileyen yolcuların bagajlarını kontrol edip alacak. | Open Subtitles | سوف تقوم بفحص الأمتعة وسوف تتحدث إلى اركاب بنمط مُستفز طوال اليوم. |