Yani yapmamız gereken tek şey o paraya ulaşmanın yasal bir yolunu bulmak. | Open Subtitles | إذن كل ما نحتاج لفعله هو إيجاد طريقة قانونية للحصول على ذلك المال |
Her zaman tartışmanın dışında kalmanın bir yolunu bulmak istiyorsun, değil mi? | Open Subtitles | انت دائماً تحاول ايجاد طريقة لكي لاتتشاجر ، صحيح ؟ |
Ama ona okuma ve matematiğin ana becerilerini öğretirken bu büyük duygulara yardım etmenin bir yolunu bulmak zorundaydık. | TED | لكن لا يزال علينا أن نجد طريقة لمساعدته في هذه الانفعالات الكبيرة بينما نعلمه المهارات الأساسية للقراءة والحساب. |
Lütfen ahbap, geri dönmek zorundasın. Bunu durdurmanın bir yolunu bulmak zorundasın. | Open Subtitles | أرجوك يا صاح، يتحتّم أن تعود، يتحتّم أن تجد طريقة لإيقاف هذا. |
Tek yapmam gereken yarın bir broker hesabı açmanın yolunu bulmak. | Open Subtitles | يجب علي فقط أن أجد طريقة . لأفتح حساب مالي غداً |
Hayatımın her saniyesini sana ulaşmanın bir yolunu bulmak için harcayacağım! | Open Subtitles | سأمضي كلّ لحظة في كلّ أيّامي محاولةً إيجاد طريق العودة إليك |
Bay Watters, sigortacılıktan hiç anlamam, ama işinizin, bu zavallı insanlara para ödememenin bir yolunu bulmak olduğunu tahmin ediyorum. | Open Subtitles | سيد ووترز إنى لا أعلم شيئا واحداً عن التأمين لكن أعتقد إن مهنتك هى أن تجد وسيلة لكى لاندفع هذا المبلغ للفقراء |
"Ben hata yapmadım ampul yapmak için 2.000 değişik yol buldum." Ama tek bir yolunu bulmak için ihtiyacı olan şey, onu çalıştırmaktı. | Open Subtitles | ولكنه لم يحتج إلاّ أن يجد طريقة واحدة ليحل المسألة. |
- İyiyim, ama bunu durdurmanın bir yolunu bulmak zorundayız. | Open Subtitles | أنا بخير ، لكن علينا إيجاد طريقة لإيقاف ذلك الشيء |
İşte bu yüzden bu açığı gerçekten gidermenin yolunu bulmak benim için takıntı hâline geldi. | TED | لذا أصبحت مهووسا بمحاولة إيجاد طريقة ما لسد هذه الفجوة. |
Şu tankları yok etmenin başka yolunu bulmak hakkında... söylediklerini hatırlıyor musun? | Open Subtitles | اتتذكر ماذا كنت تقول عن ايجاد طريقة اخري لتدمير هذه الدبابات؟ |
Bizim görevimiz yardım istemeyenlere yardım etmenin bir yolunu bulmak. | Open Subtitles | أن التحدي الذي يواجهنا هو محاولة ايجاد طريقة فى تقديم المساعدة لهؤلاء الذين لا يرغبونها |
Açıkçası, bilmiyorum. Ama bir yolunu bulmak zorundayız. | Open Subtitles | حقيقة أنا لا أعرف ولكن علينا أن نجد طريقة |
Siz olmadan başarmak ne kadar zor olsa da bir yolunu bulmak zorundayız. | Open Subtitles | بالرغم من صعوبة النجاح من دونكَ فسنحاول أنّ نجد طريقة بأنفسنا. |
İyi tarım arazileri bulmaya geldiğini düşünmüştüm halklarımızın bir arada yaşamasının ve herkesin faydasına olmasının bir yolunu bulmak istediğini sanmıştım. | Open Subtitles | أعتقد أنك جئت تبحث عن أراض زراعية جيدة وقد أردت أن تجد طريقة كي يعيش شعبانا معاً ويستفيدا بشكل مشترك |
Andy'yi öldürmeden önce onu yok etmenin bir yolunu bulmak için. | Open Subtitles | حتى أجد طريقة لِهَزم شيطان الوقت قبل أن يقتل، أندي |
Geri kalan günlerimizi o kusursuz, kan ve karanlık dünyasına geri dönüş yolunu bulmak için harcıyoruz. | Open Subtitles | و نحن نقضي بقية أيامنا نحاول إيجاد طريق لرجوعنا نرجع إلى العالم المثالي عالم الدم و الظلام |
- Bir yolunu bulmak zorundasın. | Open Subtitles | - عليك أن تجد وسيلة. |
Sürprizdi sadece! Ve aniden sana sürpriz yapmanın bir yolunu bulmak isterdi. | Open Subtitles | فقط كان يريد ان يجد طريقة حتى يفاجئك بها |
Bu olayı, zarardan kâra dönüştürmenin bir yolunu bulmak için dua et. | Open Subtitles | من الأفضل أن تصلي أن تجدي طريقة تمكن من تحويل هذا إلى فوز |
Bir yolunu bulmak için Amber'ın dosyasını yüzlerce kez kontrol etmişimdir. | Open Subtitles | ولا بدَّ أنني قرأت ملفّ حادث آمبر مئة مرة كي أجد طريقةً لاتهامك |
Ama bunun yapımı tartışılamaz, bir yolunu bulmak zorundayız. | TED | لكن القيام بذلك غير قابل للتفاوض؛ سيكون علينا إيجاد وسيلة. |
Cangıldaki rekabette hayatta kalmak için her hayvan kendi yolunu bulmak zorunda. | Open Subtitles | على كل حيوان ان يجد طريقته لينجو من صراع الغابة |
Ama buraya geliş nedenim onu kitaba geri göndermenin bir yolunu bulmak. | Open Subtitles | لكن الغاية من قدومنا لهنا أن نجد طريقةً لإعادتهم بها إلى الكتاب |
İhtiyacımız olan onu bulmanın başka bir yolunu bulmak. | Open Subtitles | ما نحتاجه الأن هو طريقة جديدة . للقبض عليه |
Babamın bu akşam gitmesini engellemenin bir yolunu bulmak zorundayım. | Open Subtitles | يجب ان اجد طريقة لأمنع ابي من المغادرة الليلة |