Ama bu yozlaşmayı daha fazla yok sayamayız. | TED | ولكن لا يمكننا أن نتجاهل هذا الفساد بعد الآن. |
Bütün bunlar bu yozlaşmayı, destekleyen etkisini hepimize yayarak ortadan kaldırabilir. | TED | كل من هذه يمكنه القضاء على مشكلة الفساد عن طريق توزيع تأثير الممولين عنا جميعا. |
Nefes darlığı Rusya'daki yozlaşmayı araştırmayı niyeti? | Open Subtitles | صعوبة في التنفس؟ خطط للتحقيق في الفساد بروسيا؟ |
Soykırım, yoksulluk ve siyasi yozlaşmayı boş ver. | Open Subtitles | انسى الإبادة الجماعيه و الفقر و الفساد السياسي |
"Güç yozlaşmayı doğurur,... mutlak güç mutlak yozlaşma doğurur"' | Open Subtitles | واللورد أكتون هو مؤلف العبارة المقتبسه السلطه الفاسده والسلطة المطلقة الفاسده |
Halefimin, yozlaşmayı, limanı temizlemeyi içeren hedeflerini ne pahasına olursa olsun devam ettireceğim. | Open Subtitles | سوف اكمل مسيرة من سبقني في القضاء على الفساد وتنضيف الميناء مهما كانت التكلفة |
Indian Hill'i, şirketimdeki yozlaşmayı ebeveynlerimin cinayetini. | Open Subtitles | ولا حتى الفساد في شركتي، ولا حتى مقتل والدي |
Buraya bu birimdeki yozlaşmayı sona erdirmek için geldik. | Open Subtitles | جئنا إلى هنا لتصحيح المشكلة مع الفساد |
Görevin, yetkilerin içindeki yozlaşmayı yok etmek. | Open Subtitles | مهمّتك هي القضاء على الفساد داخل القوة. |
Ve muavinlere kadar damlayan yozlaşmayı gördüm. | Open Subtitles | . و رأيت الفساد ينتقل إلى النوّاب |
Ama yinede, çoğu insan düşünüyor ki bazı şeyler orijinal paketinde olmalıydı o zamanlarda kabul edilmeyen şeyler şimdi ilave edilmeli, mesela doğrulanabilir gelişim hedefleri, doğal kaynak denetim hedefleri, fırsatlara erişim, bilgiye erişim, adalet, yozlaşmayı yenmek. | TED | لكن أيضًا، الكثير من الناس يظنون بأن هنالك أشياء كان من الواجب وجودها في الباقة الأصلية و التي لم يتم الاتفاق عليها في ذلك الحين و التي يجب إدراجها الآن، كأهداف تطوير مستديمة، أهداف ضبط الموارد الطبيعية، حرية الوصول إلى الفرص وإلى المعرفة، والمساواة ومحاربة الفساد. |
Bunlar yönetilebilen problemler, bu yüzden boş veriyorsunuz - (Kahkaha) (Alkış) - bu yozlaşmayı yok sayıyorsunuz. | TED | هذه هي المشاكل التي يمكن التحكم فيها، لذلك يمكنك تجاهل — (ضحك) (تصفيق) – لذا يمكنك تجاهل هذا الفساد. |
Üçüncüsü, çocuklarımızda erkenden kişisel liderlik inşa etmeliyiz. Böylece onlara, yozlaşmayı gördüklerinde bunun ayırdına varmanın ne olduğunu bilme fırsatı vermiş oluruz. Kendilerine ihtiyaç duyulduğunda ayağa kalkıp fikirlerini söylemenin ne hissettirdiğini öğrenirler. Bence en önemlisi, şu bağlantıyı kurabilmeleridir; bir tarafta insanların acı çekişi, diğer tarafta yozlaşma, hırs ve bencillik. | TED | ثالثاً، نحتاج لبناء شخصية قيادية في الأطفال مبكراً لإعطائهم فرصة لمعرفة كيف يبدو الفساد عندما يرونه، كيف تبدو المواجهة عند الحاجة وبالنسبة لي، عمل اتصال أكثر أهمية بين معاناة الإنسان من ناحية والفساد والجشع والأنانية من ناحية أخرى. |
Gerçek suçu ve yozlaşmayı ifşa etmek istiyoruz. | Open Subtitles | -ونفضح الجريمة الحقيقية و الفساد -ماذا؟ |
Bu şehirde birinin yozlaşmayı ifşa etmesi lazım. | Open Subtitles | -شخص في هذه المدينة عليه فضح الفساد |
yozlaşmayı ve iki yüzlülüğü, olduğu yerde ortaya çıkaracağız. | Open Subtitles | نحن الكشف عن الفساد والنفاق |
yozlaşmayı yıkan kişi. | Open Subtitles | الشخص الذى يقهر الفساد |
Bugün, yozlaşmayı birlikte durdurduk. | Open Subtitles | معاً، سوف نحارب الفساد. |
Benim ve bizim mücadele ettiğimiz... ...ve araştırma yaptığımız yıllarda yozlaşmayı... ...neyin mümkün olduğu kadar küresel, büyük... ...bir ölçeğe getirdiğini defalarca gördüm. Bu sadece açgözlülük ya da iktidarın kötüye kullanılması... ...ya da şu belirsiz tabir “kötü yönetim” değildi. | TED | وفي السنوات التي كنت فيها، وكنا جميعا الحملات الانتخابية والتحقيق، لقد رأيت مرارا وتكرارا أن ما يجعل الفساد على مقياس العالمي، الضخمة المحتملة، حسنا أنها ليست مجرد الجشع أو إساءة استعمال السلطة أو أن هذه العبارة غامضة "ضعف الحكم." |
Güç yozlaşmayı doğurur... mutlak güç mutlak yozlaşma doğurur." | Open Subtitles | السلطة المطلقه الفاسده |