Takımadanın uzak batısındaki volkanik bölgenin hemen yukarısında yer alıyor. | Open Subtitles | هي تجلس فوق البقعة الساخنة البركانية في أقصى غرب الأرخبيل |
Dünyamızın köşelerinde, kafalarımızn çok yukarısında, daha da şaşırtıcı olaylar var. | Open Subtitles | عند حواف عالمنا، عالياً فوق رؤوسنا، هناك أحداثٌ لهي أكثر روعة. |
Oyun salonunun yukarısında yaşayan birisi yaşlı bir kadının silahlı saldırının olduğu gece olay yerinden aceleyle ayrıldığını söylemişti. | Open Subtitles | شخص ما من الذين يعيشون فوق الممرات قال انهم رأو امراة عجوزة مسرعة بعيدا من موقع الاطلاق الليلة الماضية. |
Ted Bertram'ın aracı yolun yaklaşık bir kilometre yukarısında park edilmiş bu onun şapkası ve işte izleri. | Open Subtitles | لذا، هناك تيد بيرترام بأربعة واقف حول الميل فوق ذلك الطريق، هنا قبعته، وهنا هذه المسارات. |
Şehrin yukarısında vuruldular. | Open Subtitles | شرطيين .. لقوا حتفهم الليلة بأعلى المدينة |
Kurbanın yukarısında duran biri tarafından infaz biçiminde. | Open Subtitles | لقد استنتجت أن الطلقة اتت من شخص واقف فوق الضحية مثل الإعدام |
Dükkanların yukarısında film afişleri olan ilan panoları vardı. | Open Subtitles | كان يوجد فوق المحلات لوحات عليها بوسترات أفلام |
Eğer onlar Tanrı'nın melekleriyse şu anda Pine Lodge'un 1.5 mil yukarısında kamp yapıyorlar. | Open Subtitles | إذا كَانتْ تلك ملائكةَ الله ثمّ الآن، أنهم مخيّمونَ فى حدود ميل ونِصْف فوق منتجعِ الصنوبرِ |
New Mexico'da çölün ortasındaki çelik bir kulenin tepesinde, bu anıtın 30 metre yukarısında ilk atom bombası patlatıldı. | Open Subtitles | فى منتصف الصحراء,فى نيو ميكسيكو على قمة برج حديدى حوالى 100قدم فوق قمة هذا البناء |
Caddenin yukarısında açılan yere gideceğim. | Open Subtitles | أنا سَأَذْهبُ إلى ذلك المكانِ الجديدِ فوق الشارعِ. |
Sıcaklık, donma seviyesinin sadece birkaç derece yukarısında fakat kraliçe arının besin aramak için işe erken başlaması gerekiyor. | Open Subtitles | درجة الحرارة بضع درجات فقط فوق الصفر, ولكن يجب على الملكة أن تبدأباكراللبحثعنالطعام. |
Çakalı buldum. Kuru vadinin 1,5 kilometre yukarısında. Vurulmuş. | Open Subtitles | وجدت الذئب علي بعد ميل فوق المنحدر، مقتولاً بطلقات |
Dünyanın yukarısında, çok uzaklarda gökyüzünde birer pırlanta gibiler. | Open Subtitles | هناك عاليا فوق العالم مثل الماس الصغير في السماء |
İki büyük kabarcık burada sıkışmış kurbanın altçene kemiğinin 25 ve 39 santim yukarısında. | Open Subtitles | هي فقاعات في الشوكولاته فقاعتان كبيرتان، محبوستان هنا أحداهما 25 مم والأخرى 39 مم فوق فكّ الضحيّة |
Yani ama belden yukarısında da epey bir şeyler yapabiliriz değil mi? | Open Subtitles | بإمكاننا أن نعمل كل الأشياء من الخصر فما فوق, لعلمكِ |
Baş yarası bu kan birikintisinin yukarısında olması gerekiyor bu demektir ki... | Open Subtitles | جرح الرأس يجب أن يكون بشكل مباشر فوق هذا التجمع، الذي يعني... |
Belki de kellenin omuzlarının yukarısında kalmasının bir yolu vardır. | Open Subtitles | ربّما هنالكَ طريقةٌ لكي تبقي رأسكَ فوق كتفيكَ |
Sırtın en yüksek zirveleri okyanus tabanının 4 km'den de yukarısında uzanıyor. | Open Subtitles | أعلى قِمم السلسلة ترتفع أكثر من أربعة كيلومترات فوق |
Anlaşılan nehrin yukarısında maymunların yaşadığı bir yer var. | Open Subtitles | من الواضح، هناك قِردة محتجزة بضعة ميلات فوق النهر |
Isaiah'ın kanyonun yukarısında bir laboratuarı var. | Open Subtitles | لدى أيزياه مختبر بأعلى الوادي الضيق |
- Kabile nehrin yukarısında. Bütün bu arazinin sahipleri kim? | Open Subtitles | ، والمحميّة أعلى النهر من يملك هذه الأرض ؟ |