Sadece Yumurta ve avokado, ve buzdolabındaki peynir ne peyniriyse o. | Open Subtitles | مجرد بيض و أفاكادو و ما تبقى من الجبن في الثلاجة |
Bir bardağa Yumurta ve kurbağa larvası koyuyorsun ve kadın bunu içiyor. | Open Subtitles | تقوم فقط بوضع بيض و ضفادع صغيرة في كوب و على المرأة أن تشربهُ |
Kız kardeşim size Yumurta ve pastayı hatırlatmamı istedi. | Open Subtitles | أخبرتنى أختى ان أذكرك بشىء عن البيض و الكعك |
Yumurta ve salamdan nefret ettiğini söyleyen adamın hikâyesini hatırlıyor musun? | Open Subtitles | أتذكرين القصة التي يقول بها الرجل أنه يكره البيض و لحم الخنزير؟ |
Buzdolabında meyve suyu, Yumurta ve süt var. Mısır gevreği dolapta. | Open Subtitles | هناك عصير، وبيض في الثلاجة و رقائق الذرة في الدولاب |
Buradaysa salatalık, domates, kabak, inek sütü tabii, Yumurta ve ara sıra da tavuk eti var. | Open Subtitles | حولك هنا، يوجد خيار، طماطم، قرع، وبالطبع حليب من البقر، وبيض وأحياناً لحوم من الدجاج |
Hayatınızda ki boşluğu un, şeker, Yumurta ve vanilyayla mı dolduruyorsunuz? | Open Subtitles | محاولة ملء الفراغ الذي بحياتكم بالطحين والسكر والبيض والفانيلا؟ |
Domates suyu, çiğ Yumurta ve biraz domuz pastırması yağı. | Open Subtitles | انه عصير الطماطم و بيض نيء و القليل من الشحوم |
Sadece, Yumurta ve kıymalı patates ve biraz ... sürpriz! | Open Subtitles | ... حسنا , انه ... بيض و لحم مفروم و بعض ... المفاجئات |
Tavern on the Green'de Yumurta ve greyfurt yiyorum. | Open Subtitles | نعم, بيض و جريبفروت على الفندق الاخضر |
Şimdi düğün yemeğimizi hazırlayacağım. Yumurta ve jambon. | Open Subtitles | سأطبخ لنا إفطار الزواج بيض و لحم |
Büyük eski bir kase dolusu eggnog (Yumurta ve alkolle yapılan bir içki) alıyorsun... ve lavobaya döküyorsun. | Open Subtitles | تاخذ سلطنية كبيرة من مخفوق البيض و اسكبها فى الحوض |
Bu gecelerin birinde, trilyonlarca Yumurta ve sperm salınıyor, | Open Subtitles | في واحدة من هذه الليالي, يتم اطلاق تريليونات من البيض و الحيوانات المنوية, |
Süt içebilir, Yumurta ve peynir yiyebilirler. | Open Subtitles | لديهم القدرة على تناول اللبن و البيض و الجبن |
- Kahve, yumurta, ve viski soda. | Open Subtitles | قهوة سوداء, وبيض, وكأس سكوتش بالصودا |
Süt, Yumurta ve et. | Open Subtitles | لبن وبيض ولحم أى نوع من اللحم؟ |
Tarif hâlâ aklımda. Şeker, Yumurta ve zehir. | Open Subtitles | ، فما زلت أعلم الوصفة سكر وبيض وسم |
Jambon ve peynir, tavuk ya da Yumurta ve tere. | Open Subtitles | لحم الخنزير والجبن والدجاج والبيض أو وخردل. |
Jambon, kızarmış yumurta, ve üstündeki şeyler. | Open Subtitles | لحم الخنزير والبيض المقلى وكان لحم الخنزير المشوى عليه |
- Bu kızlar çiftçi marketinden... onlar organik süt ve Yumurta ve reçel satıyorlar. | Open Subtitles | .. أولائك الفتيات من سوق المزارعين السوق الّذي يبيع الحليب العضويّ والمربى والبيض |
Ani pişirme güdüm yüzünden Yumurta ve un almaya gidiyordum. | Open Subtitles | كنت في الخارج لأحضر دقيق و بيض لرغبتي المفاجأة للخبز |
Bana Yumurta ve kahve sipariş et. Tuvalete gitmem lazım. | Open Subtitles | اطلبِ لي بعض القهوة و البيض يجب أن أذهب للمرحاض |
Hepsini sadece bir tüy, iki Yumurta ve bir fıçı şeker pekmezi ile haklamıştık. | Open Subtitles | تمكنا من القبض عليهم جميعا مع فقط ريشة , وبيضتان , وبرميل من الدبس |