yunusların çıkardığı her sesi duymayı, ...balinaların söylediği her şeyi. | Open Subtitles | أردت سماع كل شيء تفعله الدلافين كل شيء يقوله الصيادون |
yunusların bu sürüleri bulabilmesi için oldukça azimli ve kararlı olması şart. | Open Subtitles | عندما يكون السردين بعيداً جداً في البحر فتحتاج الدلافين مثابرة عظيمة لتتعقّبهم |
Ekip, bu yunusların yalnız olmadığını, takım halinde avlanmak için toplandığını görünce şaşırdı. | Open Subtitles | الطاقم مندهشون لبجدوا ان هذه الدلافين ليست منعزلة لكنهم يأتون معاً للصيد كفريق |
Ben de, birkaç yıl değil, onlarca yıl önce yunusların iletişim sistemlerini çözmek amacıyla onları su altında gözlemleyebileceğim bir yer bulmak için yola çıktım. | TED | منذ عقودٍ مضت وليس سنوات ماضية بدأت بالبحث عن مكان في العالم حيث بامكاني أن أراقب الدلافين تحت الماء في محاولةِ لكسر شفرة نظام اتصالاتها. |
Sudayken yunusların kurallarına uymaya çalışıyoruz, çünkü onları gerçekten, fiziksel olarak gözlemliyoruz. | TED | نحاول أن نتّبع آداب سلوك الدلافين عندما نكون في الماء، في الواقع لأننا نراقبها بدنياً في الماء |
Bu gördüğünüz yunusların sonarı. (Yunus yankı-konumlama sesleri) Bu tıkırtıları avlanmak ve beslenmek amacıyla kullanırlar. | TED | هذا هو سونار الدلفين تستخدم الدلافين هذه النقرات للصيد والتغذي |
Bunu yapabileceğimizi düşünmemizin bir nedeni de yunusların da aynı merakla bize ilgi göstermeye başlamalarıdır. | TED | وأحد الأسباب التي جعلتنا نفكِّر بالقيام بذلك هي أن الدلافين قد بدأت بإظهار الكثير من الفضول اتجاهنا |
yunusların normal repertuarının dışındalar, fakat yunuslar tarafından kolayca taklit edilebilirler. | TED | فهي خارجةٌ عن أصوات الدلافين الاعتيادية، ولكن الدلافين تحاكيها بسهولة. |
Bu gece burada ne olduğu ile ilgili yunusların biraz kafası karıştı. | TED | الدلافين جد مشدودة لما يحدث هنا هذه الليلة |
Ve iki bot olduğunda, ikinci bot eklendiğinde, olan bazı yunusların bölgeyi tamamen terk etmesiydi. | TED | ولكن عندما تم اضافة قارب آخر قامت بعض الدلافين هناك بترك المنطقة نهائيا |
yunusların ve balinaların olacak. | Open Subtitles | سترين الدلافين والحيتان، كما وعدتك آنفاً. |
Bu şekilde kabarcık ağları yapmak yunusların sıkışan bütün sardalyeleri almasını sağlar. | Open Subtitles | مصيدة الفقاقيع بهذه الطريقة تمكن الدلافين من إلتهام أسماك السردين الأسيرة حتى آخرها. |
Okyanuslardaki yunusların çoğu gibi onlar da genelde farklı aileleri içeren büyük sürüler halinde dolaşırlar. | Open Subtitles | و مثلها مثل بقية الدلافين في المحيط تسافر معا في أسراب هائلة تحوي العديد من العائلات. |
Yelkovanlar gökyüzünü dolduruyor yunusların her dönüşünü izliyorlar. | Open Subtitles | تحتشد طيور الجلم فوق سطح الماء متتبعة كل حركة تقوم بها الدلافين. |
Sonunda dalan kuşlar yunuslardan daha fazla oluyor ve hatta onları yiyeceklerden uzaklaştırıyorlar, ama yunusların yerine bir başka yırtıcı hayvan filosu geliyor - | Open Subtitles | سرعان ما تفوق الطيور الدلافين عدداً، بل حتى أنها تبعدها عن الوليمة. سرعان ما يحل نوع آخر من المفترسات محل الدلافين.. |
yunusların bıraktığı son mesaj da yanlış yorumlanmış ve çift ters takla atarak bir halkanın içinden geçerken ıslıkla Amerika Milli Marşı'nı çalmaları yalnızca bir numara olarak algılanmıştı. | Open Subtitles | آخر رسالة من الدلافين أسىء فهمها أيضاً كمحاولة محترفة لفعل حركة إستعراضية من خلال قفزة من هذا النجم اللامع |
yunusların oluşturduğu üç ayrı grup adaların yakınında yaşıyor. | Open Subtitles | ثلاث مجموعات من الدلافين ويعيشون ما بقرب من الجزيرة |
Köpekler koku duyusu, yunusların sesi vardır. | Open Subtitles | الكلاب لديها الرائحة الدلافين لديها الصوت |
yunusların binlerce yıldır izlediği değişmeyen göç rotaları vardır. | Open Subtitles | هناك مسارات للهجرة تسلُكها الدلافين منذ آلاف السنين |
Bu nedenle düşünmeye başladık, yunusların bunları, favori oyuncaklarını gerçek-zamanlı olarak isteyebilecekleri bir teknoloji tasarlamak harika olmaz mı? | TED | فبدأنا بالتفكير، ألن يكون أمراً رائعاً إذا ما صنعنا تكنولوجيا تسمح للدلافين بطلب هذه الأشياء لغوياً.. مثل ألعابهم المفضلة؟ |
Orlando, Florida'da Epcot Center'daki bu su altı klavyesi insanların ve yunusların su altında birlikte çalışmaları ve bilgi alışverişi yapmaları için tasarlanmış olan en gelişmiş iki yönlü arayüzdür. | TED | هذه لوحة مفاتيح تحت الماء في أورلاندو بفلوريدا في مركز إبكوت، والذي كان بالواقع أكثر واجهات التصميم ذات الاتجاهين تطوُّراً حيث تسمح للبشر والدلافين بالعمل سويَّةً تحت الماء وبتبادل المعلومات |