Böyle bir şey yaptığım görülmüş şey değildir. Kürdan yutmak. | Open Subtitles | هذا أمر لن أقوم به أبداً ، ابتلاع عود أسنان |
Doktorlar hıçkırıkların genelde mideyi geren bir uyaranı, mesela hava yutmak veya çok hızlı yemek veya içmek gibi şeylerin takip ettiğini söylüyor. | TED | يشير الأطباء أن نوبة الفواق غالبا تتبع من المحفزات، التي تسبب تمدد المعدة، مثل ابتلاع الهواء أو الأكل السريع أو الشرب. |
Son bir zorluk kaldı. Kafasının iki katı büyüklüğündeki avı yutmak. | Open Subtitles | التحدي الاخير هو ان تبتلع وجبه هذا هو ضعف حجم رأسه |
Neden eğlenmek için o hapları yutmak zorundasın ki? | Open Subtitles | لماذا يجب ان تبتلع الاقراص كى تشعر بالمتعه؟ |
yutmak zorunda kalırsanız... | Open Subtitles | في حالة إذا ما تحتم عليك ابتلاعها |
Bu sanki biz her şeyi yutmak zorundaymışız da onlar bizimle işe koyulduktan sonra istedikleri gibi tükürebileceklermiş gibi. | Open Subtitles | إنه يجب علينا إبتلاع كل شيء, لكن عندما يكون لهم عمل معنا, يمكنهم البصق بحرية. |
Canım benim, tüm bu zavallı yalanları yutmak bu yılki dolmalarını yutmak kadar zor olacak,Niklaus. | Open Subtitles | يا إلهي العزيز، تلك الكذبات الواهية يصعب ابتلاعها بقدر حشوتك للديك الروميّ هذا العام يا (نيكلاوس). |
Tek yapman gereken bunu yutmak. | Open Subtitles | كل ماعليك فعله هو أن تبلع هذا الشئ |
Her gün kırık cam parçalarını yutmak gibi bir şeydi. | Open Subtitles | أنا أدري أن ذلك مثل بلع زجاج مكسور كل يوم |
Bilirsiniz, onu yutmak bile istemezsiniz. | Open Subtitles | تعرف، أنت لا حتى wanna يبتلعه. |
Toz yutmak insanın boğazını kurutuyor. | Open Subtitles | المرء يمكنه ابتلاع كمية كبيرة من الغبار هنا |
Büyük çocuklar yüz kadar... yutmak zorunda kalıyor. | Open Subtitles | لتشكري ربك أنك صغيرة الأكبر منك حجمها يجبرونهم على ابتلاع مئة علبة تقريبا |
Öğle yemeği olarak en çok ağrı kesiciyi kim yutmak ister? | Open Subtitles | من يستطيع ابتلاع أكبر عدد من الحبوب المنومة يفوز |
Ona gelmeden önce, kusmuklarını, b. klarını yutmak var. | Open Subtitles | هذه البقايا كمثال تتلقى شدة غضبه أو تبتلع برازه |
Anlaşma iptal. Bu seferkini yutmak zorunda kalacaksın. | Open Subtitles | الصفقة ألغيت عليك أن تبتلع الأمر هذه المرة |
yutmak için biraz uğraşıyorlar ama kertenkelenin bağırsağından geçen çekirdek hem bozulmadan kalıyor hem de daha kolay filizleniyor. | Open Subtitles | تبتلع السـحالى منها القليل لكن البذور تتخرج مع الفضلات ... . لالتبقىفقط ولكن لتنمو بسهوله أكبر |
Tek yapman gereken onu yutmak. | Open Subtitles | كل ما عليك القيام به هو ابتلاعها. |
Fakat avını yutmak zaman alacak. | Open Subtitles | ولكن إبتلاع هذه الوجبه سيأخذ وقتاً |
Bu bir süre Jane'e karşı olan duygularımı yutmak anlamına gelse de. | Open Subtitles | إذا كان هذا يعني بأنه يتوجب علىّ إبتلاع مشاعري تجاه (جين) ولو لفترة ... فليكُن الأمر كذلك إذن |
Canım benim, tüm bu zavallı yalanları yutmak bu yılki dolmalarını yutmak kadar zor olacak,Niklaus. | Open Subtitles | يا إلهي العزيز، تلك الكذبات الواهية يصعب ابتلاعها بقدر حشوتك للديك الروميّ هذا العام يا (نيكلاوس). |
Eninde sonunda yutmak zorunda kalacaksın. | Open Subtitles | بالأخير يجب ان تبلع |
Tamam, güzel, monopoly parçaları yutmak da pek zekice sayılmaz. | Open Subtitles | - حسناً , بلع قطع المونوبولي لم تكن حركة ذكية بالضبط |
Öyle büyük bir lokma ki, onu yutmak Zifaktinus'u öldürmüş. | Open Subtitles | ...(مثل هذا الفم الذي يبتلعه قتل (زيفانتس |
Bunu gerçekleştirmek için her kuş 400.000 yumurta yemeli ve sadece bir tanesini yutmak için harcanan efora bakılırsa, bu zor bir iş. | Open Subtitles | لتحقيق ذلك، يجب أن تأكل كلّ دُرَيْجة بحدود 400.000 بيضة مهمّة صعبة تحتاج مهارة ومجهوداً لابتلاع مجرّد واحدة. |