Yalnız bir kurdun elindeki yapay zekadan korkmam. | TED | أنا لا أخاف من الذكاء الاصطناعي في يد ثعلب وحيد. |
O benim eşim olmak için gerekli olan zekadan yoksun. | Open Subtitles | إنها تفتقر إلى الذكاء الذي يجعل منها شريكتي |
O benim eşim olmak için gerekli olan zekadan yoksun. | Open Subtitles | إنها تفتقر إلى الذكاء الذي يجعل منها شريكتي |
Bana çipten, yapay zekadan, üç noktadan bahset. | Open Subtitles | أخبرني عن الرقاقة، عن الذكاء الإصطناعي، عن النقاط الثلاث |
İzci'lerde bulunan yapay zekadan farklı. | Open Subtitles | أنشطة تجعل الذكاء الإصطناعي يحكم الكشافة |
Yapay zeka. Organik zekadan kat kat daha hızlı öğrenebilir. | Open Subtitles | الذكاء الإصطناعي لديه قدرة للتعلم أسرع بكثير من أي كائن عضوي |
Ama gün içerisinde insanlıkla rekabet etmek zekadan fazlasını gerektirir. | Open Subtitles | ولكن لتنافس الإنسان خلال ساعات النهار فالأمر يتطلّب أكثر من الذكاء |
Bence kişilik zekadan çok daha eğlenceli. Sence de öyle değil mi? | Open Subtitles | اعتقد ان الشخصية اكثر مرحا من الذكاء? |
Bir keresinde, bana zekadan bahsetmiştiniz. | Open Subtitles | لقد تحدّثت معي مرّة بشأن الذكاء |
Neden herkes hala yapay zekadan korkuyor? | Open Subtitles | لا يفهم الجميع موضوع الذكاء الاصطناعي |
Yapay zekadan ve sayborg teknolojisinden yararlanarak yüzlerce kişinin umut ışığı oldular. | Open Subtitles | بإستخدام تقنية الذكاء الإصطناعي و تكنولوجيا الـ"سايبورج"، إستطاعوا إنقاذ مئات الجرحى |
Eğer insanlar "özel" diyorlarsa, onlar "fark"ı anlayacak zekadan yoksunlardır. | Open Subtitles | عندما يقولون "خاص", يفتقرون إلى الذكاء ليستوعبوا "التميز". |
Ama bizi zekadan daha yakın hale getiren şey.. | Open Subtitles | ولكن الشي الذي يقربنا اكثر من الذكاء |
Çünkü sabahtan akşama kadar yapay zekadan bahsedebilirim. | Open Subtitles | لمْ تُخبرني على الهاتف أنّك أجريت أبحاثا في أنظمة الأعصاب التطورّية، لأنّ بإمكاني التحدّث عن الذكاء الاصطناعي طوال اليوم. |
Basit anlamda, aşağıdan yukarıya doğru olan yaratıcı zekadan bahsediyorum. Tijuana'nın varoşlarında San Dieogo'nun atıklarıyla inşa etmelerine değinmek istiyorum. Güney Kaliforniya'daki birçok göçmen mahalle son on yıl içinde farklı bir tadilata başladı. | TED | إنني ببساطة أتكلم عن الذكاء الإبداعي المنبثق من القاعدة، سواء ظاهريا في الأحياء الفقيرة لتيخوانا التي تبني نفسها، في الحقيقة، من مخلفات سان دييجو، أو أحياء المهاجرين الكثيرة في كاليفورنيا الجنوبية، التي بدأت في التعديل وفقاً للتغييرات في العقود الأخيرة. |
Hafta boyunca fotoğrafçılıkla ilgili kılavuzları incelemiş ve pratikte, kameranın gizeminin sıradan zekadan daha fazlasını... ve baş aşağı duran nesnelere hakim olma yetisini gerektirdiğini öğrenmiştim. | Open Subtitles | ... درستُ كتابين لتعليم التصوير خلال الأسبوع ، و اكتشفتُ أنه من الناحية العملية ... أسرار الكاميرا ... تتطلب ما يزيد عن الذكاء العادي قليلاً |
Evet, hazır zekadan bahsetmişken... | Open Subtitles | نعم، حسنا تتحدث عن الذكاء |
Burada zekadan bahsetmiyoruz. | Open Subtitles | نحن لا نتحدث عن الذكاء |