| Beş sene sonra, bu şirket zeytin yağı sektörünün lideri olacak. | Open Subtitles | وفي غضون خمس سنوات ستكون رائده في مجال تجارة زيت الزيتون |
| O kadarını zeytin yağı ve takozla ben de yapardım yani. | Open Subtitles | نعم كنت أستطيع فعل ذلك بوضع زيت الزيتون على كتلة المحرك |
| zeytin yağı PhIP oluşumunu azaltıyordu fakat bu neredeyse ihmal edilebilir düzeydeydi. | TED | قلل زيت الزيتون بعض الشيء من نسبة المواد المسرطنة .لكن النسبة كانت ضئيلة تقريباً |
| "Kanca, şişe, zeytin yağı, 100 pul." | Open Subtitles | "هلب مرساة, زجاجة حمض, جراب صيد سمك" "زيت زيتون , مائة طابع بريد" |
| Ve bu zeytin yağı büyükşehir bölgesinde sadece bir yerde satılıyor, | Open Subtitles | وهذا الزيت يباع حصراً في مكان واحد في منطقة وسط المدينة |
| Biraz zeytin yağı al, ve her tarafına sür. | Open Subtitles | سوف اجلب بعض زيت الزيتون واقوم بتدليك جسدكِ |
| zeytin yağı koyarsan daha iyi olur. | Open Subtitles | إذا اضفت بعضاً من زيت الزيتون سيكون أفضل |
| Sanırım apış arana zeytin yağı sürmemi istiyor. | Open Subtitles | اعتقد انها تريدني ان اضع زيت الزيتون فيك من تحت |
| Apış arama sürmek için zeytin yağı lazım. | Open Subtitles | نحتاج بعضا من زيت الزيتون لوضعه في من اسفل |
| Gerçekten. Ekstra sızma zeytin yağı ekstra yanıcı oluyor. | Open Subtitles | ان زيت الزيتون الشديد النقاء هو شديد الإشتعال |
| Ermeni sitili, sarımsak sosuyla kavrulmuş, biraz zeytin yağı... | Open Subtitles | مشوي بالطريقة الأرمينية, مع صلصة الثوم مع الحمص و زيت الزيتون. |
| Ancak onlara yağlarının değişme zamanının geldiğini söylesem: "Süzme zeytin yağı mı, trüf yağı* mı?" diye sorarlar. | Open Subtitles | لكن عندما تخبرهم أن حان الوقت لتغيير زيوتهم يسألونكَ، زيت الزيتون أو الزيت الأبيض؟ |
| İçinde zeytin yağı, limon suyu ve worcestershire* sosu var. | Open Subtitles | و التي سوف تتكون من زيت الزيتون ، عصير ليمون و رسيستيرشاير |
| Kırpılmış bir keçiyle, zeytin yağı getirsen yeter. | Open Subtitles | أحضر له ماعز حليق وزجاجة من زيت الزيتون. |
| Kuru erik suyu, zeytin yağı, biraz sihir. | Open Subtitles | انه عصير خوخ وبعض زيت الزيتون وقليل من السحر |
| 75'ten fazla çeşit zeytin yağı vardı, kilitli bir kutuda satılan bin yıllık ağaçlardan gelenler dahil. | TED | لديهم اكثر من 75 نوع مختلف من زيت الزيتون بالاضافة الى تلك التي كانت في عبوات مغلقة والتي تم جلبها من اشجار زيتون عمرها آلالاف السنين |
| zeytin yağı ve kekikle terbiye edilmiş. | Open Subtitles | إنها مُنَقَّوعة في قليل من زيت الزيتون والزعتر و... |
| zeytin yağı iyi olurdu, biraz da kişniş... | Open Subtitles | زيت الزيتون ويكون لطيفا ، القليل من الكزبرة... |
| Brokoli, sarımsak, zeytin yağı ve zerdeçal var içinde. | Open Subtitles | هذا قرنبيط ، ثوم ، زيت زيتون و كركم |
| Ekstra 'saf' zeytin yağı mı? | Open Subtitles | زيت زيتون نقي أكثر ؟ |
| - Tereyağı, hurma ve zeytin yağı. | Open Subtitles | زيت نخيل .. زيت زيتون |
| Montreal'da Hymie diye bir adama zeytin yağı ihraç ediyor. | Open Subtitles | تصدير الزيت لرجل , هايمي عاد الى مونتريال |