| Bunu iki kelimeyle özetleyebilirim: Kıtlık zihniyeti. | TED | ويمكنني أن ألخصها بكلمتين فقط: عقلية الحاجة. |
| Bu bariz bir şey gibi gelebilir ama gelişme zihniyeti ve otokontrol becerisi sergileyen bir çocuk, özgüven sahibidir. | TED | الآن، ربما يبدو واضحاً، لكن الطفل الذي يُظهر عقلية متطورة وضبط النفس يكون واثقاً من نفسه. |
| Bu gerçekten Çin'i ayrı bir zihniyet olarak tanımlıyor, Çinlilerin, örneğin Avrupa ve Amerika'daki insanlar gibi ayrı bir zihniyeti var. | TED | وهذا ما يميز الصين كعقلية مستقلة، الصينيون لديهم عقلية مستقلة، كما يقول الناس في أوروبا وأمريكا. |
| Diğer bir zorluk ise koloni zihniyeti; Batı'dan gelenin hep en iyi olduğu sanısı. | TED | والتحدي الآخر هو العقلية الاستعمارية بأن ما يأتي من الغرب هو الأفضل. |
| Ve inanıyorum ki halkı insansal bir sermaye için bir yük gibi gören bu zihniyetin değişimi Hindu zihniyeti'nde, meydana gelen köklü değişimlerden biridir. | TED | وأعتقد أن هذا التغيير في العقلية من النظر إلى الشعب على أنه عبء إلى اعتباره رأس مال بشري مثل احد التغيرات الأساسية في الفكر الهندي |
| Japonlar size köle zihniyeti aşılamış. | Open Subtitles | اليابانيون رسخوا بكم عقلية العبيد يجب أن تتغيروا |
| Yaşayan, öğrenen bir kültür için liderliğini vizyonu etrafında topladı. Rolünüzün odadaki en zeki kişi gibi görünmek olduğu sabit bir zihniyeti, rolünüzün dinlemek, öğrenmek ve insanların içindeki cevheri çıkarmak olan daha gelişmiş bir zihniyete dönüştürdü. | TED | حشد قيادته حول رؤيته من أجل ثقافة تعلم حية، تتحول من عقلية جامدة، حيث كان دورك أن تظهر بأنك أذكى شخص بالغرفة، لعقلية تقدمية، حيث يكون دورك الاستماع والتعلم وإظهار أفضل ما في الناس. |
| Kapasitenizi, yeteneğinizi, potansiyelinizi tamamen yok sayan onun yerine kırılmışlığa, eksikliğe öncelik veren küçümseyici bir zihniyeti çağrıştırıyor. | TED | لأنها تدل على عقلية متدنية عن تلك التي تستخف تمامًا بمبدأ الاستطاعة، والقدرة والإمكانية، بدلًا من ذلك تعطي الأولوية لحالة التحطم والحرمان. |
| Toplu saldırı zihniyeti, bireyleri, doğruyla yanlışı birbirinden ayırma sorumluluğundan kurtarır. | Open Subtitles | عقلية الغوغاء ... يخفف من الأفراد من الحاجة إلى التمييز بين الحق والباطل. |
| Peki, sporcu zihniyeti, takımlar o kadar da kötü değil, huh? | Open Subtitles | عقلية الرايضيون ، الأفرقة ليست سيئة |
| Küçük bir tavsiye, yağma zihniyeti geliştir. | Open Subtitles | نصيحة صغيرة... . أعتمدِ على عقلية النهب. |
| Bir sonraki karakterimizin de benzer bir zihniyeti vardı. | Open Subtitles | شخصيتنا القادمة لديه عقلية مماثلة. |
| Bu çete zihniyeti bugün bitiyor, şimdi. | Open Subtitles | هذه عقلية العصابة يتوقف اليوم هنا والآن |
| Bu kurslara ilgi duyan insanlarda genellikle bir hacker zihniyeti var. | TED | الناس الذين ينجذبون إلى هذه الدورات عادة لديهم عقلية هاكر (قرصان الانترنت). |
| Göçmen zihniyeti. | Open Subtitles | إنها عقلية المهاجر |
| Sürü zihniyeti. | Open Subtitles | هذا مايسمي عقلية القطيع |
| - Tarikat zihniyeti bir birlik türüdür. | Open Subtitles | عقلية المذهب جزء من الوحدة. |
| Las Vegas zihniyeti çokça ataerkildir gerçekten ağır olan bir suç genellikle önemsenmeden geçip gider. | Open Subtitles | العقلية بلاس فيغاس رجعيةبشكلكبير... حيث الجريمة المروعة في أغلب الأحيان تنسب إلى مجهول |
| Bu tip tüketim zihniyeti. | Open Subtitles | هذا النوع من العقلية الاستهلاكية. |
| Performans, süreç, 360 derece iş akışı model kalitesi, kültürel uyum, takım zihniyeti taze fikir sayısı, iyi veya kötü manada inatçılık ve değer-çarpıklık eğilimleri. | Open Subtitles | الأداء والمعالجة وسير العمل من كل النواحي نوعية العمل والتوافق الثقافي العقلية بين الفريق عدد جيد من الأفكار الجديدة والعناد في جانبيه الجيد والسيئ |
| (Kahkahalar) Görselleme yoluyla o zihniyeti edindim, yani yaptığım şey tüm bu solo tırmanışı aklımda canlandırmaktı. | TED | (ضحك) عملت على تنمية هذه العقلية من خلال التصور، والتي تعني في الأساس تخيل تجربة كاملة من التسلق الحر للجدار. |