Henry Stoller, kocası, şöhretinin zirvesindeyken karısını vurarak öldürdü. | Open Subtitles | أية فضيحة؟ هنري ستولر، الزوج في ذروة شعبية المسلسل، أطلق الرصاص على زوجته حتى الموت |
İkisi de kariyerinin zirvesindeyken, satrancı bıraktı. | Open Subtitles | كلاهما تخلى عن اللعبة في ذروة قوتهم واختفيا في |
Yaklaşık üç yıl önce Sherlock uyuşturucu bataklığının zirvesindeyken ya da dibindeyken, artık olaya nerden bakıyorsan... | Open Subtitles | قبل حوالي ثلاث سنوات عندما شيرلوك كان في ذروة إستعمال المخدّرات أو في القاع كما تريد أن تنظري للامر |
Neden dünyanın zirvesindeyken bunu söylemedin? | Open Subtitles | لم لم تخبريني بهذا حينما كانت أحوالي جيدة؟ |
Neden dünyanın zirvesindeyken bunu söylemedin? | Open Subtitles | لم لم تخبريني بهذا حينما كانت أحوالي جيدة؟ |
Pablo Escobar (uyuşturucu kralı), gücünün zirvesindeyken Peru hükumetinden daha kalabalık bir şahsi ordusu vardı. | Open Subtitles | زعيم المخدّرات (بابلو اسكوبار) في ذروة قوتهِ أُعتبر جيشه الشخصي أقوى من الحكومة البيروفية |
Maya uygarlığı, medeniyetinin zirvesindeyken, bir yüzyıl boyunca yaşanan ciddi bir dizi kuraklık sonucunda yok oldu ve silindi. | Open Subtitles | في ذروة مجدها حضارة (المايا) هلكت تدمرت بفعل سلسلة الجفاف تلك |
- Yaklaşık üç yıl önce Sherlock uyuşturucu bataklığının zirvesindeyken Han ona bir çeşit gizli bir kurye gibi yanaştı. | Open Subtitles | عندما كان شيرلوك في ذروة إستعمال المخدّرات إقترب (هان) منه للتصرف كالساعي السرّي |
Lord Yu gücünün zirvesindeyken hem de. | Open Subtitles | واللّورد (يو) كان في ذروة قوّته. |