Sizin hakkınızda o kadar çok bilgi var ki ve o kadar önemli bir şey ki insanların bu kadar zor sorular sorması mantıklı hale geliyor. | TED | وهناك الكثير من المعلومات عنك، وهذا أمر مهم جدا، وهذا يجعل الأسئلة الصعبة التي يطرحها الناس تبدو منطقية. |
Kendimize bazı zor sorular sormamız gerek: 2030 yılına kadar Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri'ni başarma şansımız var mı? | TED | أعتقد علينا أن نسأل أنفسنا بعض الأسئلة الصعبة: هل لدينا أي فرصة لتحقيق أهداف التنمية المستدامة بحلول عام 2030؟ |
Tamam karmaşıklık sorunları ve bilgisayar bilimi, bize bunların zor sorular olduğunu söylüyor. | TED | كل هذه اسئلة معقدة .. وعلوم الكمبيوتر يخبرنا أن هذه هي الأسئلة الصعبة جدا |
İlk olarak merakının onu neyin işe yaradığı neyin yaramadığı hakkında süreçle ilgili zor sorular sormaya ittiğini söyledi. | TED | أولا، قاده فضوله لطرح أسئلة صعبة بشأن الإجراءات المتبعة، وحول ما نجح منها وما لم ينجح. |
zor sorular bunlar. Orada kutuplaşmış insanlar var. | TED | هذه أسئلة صعبة. هناك رأيين متضادين لكل منهما من يدافع عنه. |
Bana zor sorular sorabileceğinizi söylemiştim. Birini bile sormaya tenezzül etmediniz! | Open Subtitles | قالوا لي أنكِ قد تسألين أسئلة صعبة أنتِ غير مهتمة لتسألي سؤالاً واحداً |
Bunu yapmanın tek yolu kendinize zor sorular sormak. | TED | والسبيل الوحيد للقيام بذلك هو أن تسأل نفسك بعض الأسئلة الصعبة مثل: |
Maalesef ki, duruşmadayız ve size bazı... zor sorular sormak zorundayım. | Open Subtitles | لسوء الحظ نحن في خضم محاكمة, وأن مضطر أن أسألك بعض الأسئلة الصعبة. |
Sana bazı zor sorular sormam gerek. | Open Subtitles | أحتاج أن أسألك بعض الأسئلة الصعبة. |
çok zor sorular sormak zorundayım. | Open Subtitles | عليّ أن أسألك بعض الأسئلة الصعبة. |
İzleyici onun sana zor sorular sormasını ister sonra kendilerini suçlu hissedip, röportajcıyı suçlarlar, sadece sükunetini koru. | Open Subtitles | يريد المشاهدون منها سرد الأسئلة الصعبة ثم سيشعرون بالذنب ويبدؤون بإلقاء اللوم عليها لذا... |
Ama zor sorular sormayı bırakma. | Open Subtitles | لكن لا تتوقفي عن طرح الأسئلة الصعبة |
zor sorular soracak. | TED | ستسأل الأسئلة الصعبة. |
O zor sorular sormayı seviyor Yani bizde geçmişimizi sorgularız. | Open Subtitles | انها تحب أن تسأل أسئلة صعبة حقاً لذا فيجب أن نجعل قصتنا مضبوطة |
Oğlunu bir daha gördüğünde sana bazı zor sorular soracak. | Open Subtitles | , أتعلم , المرة المقبلة عندما تقابل إبنك . سيقوم بسؤالك أسئلة صعبة |
zor sorular soruyordun, Baban hakkında cevaplar istiyordun, | Open Subtitles | طرحتي أسئلة صعبة وطلبتي إجابات بشأن والدك، |
Kendimize zor sorular sormalıyız. | TED | يجب أن نسأل أنفسنا أسئلة صعبة. |
Fakat bu, bizzat kendimin yaptığı yolculuk ile başlıyor, cinsel hayata dair edinilmiş bilgelikler hakkında zor sorular sorduğum bu yolculukla. | TED | ولكنها تبدأ برحلة قمت بها بنفسي , وأنا أسأل أسئلة صعبة بالحكمة المأخوذة في الحياة الجنسية . |
Hristiyanlar olarak, cevaplanması zor sorular. | Open Subtitles | و كنصارى فانها أسئلة صعبة الاجابة |
Sana zor sorular sorabilmek için gazeteci olmak istediğimi söyledim. | Open Subtitles | قلت أريد أن أكون صحفية لأسأل أسئلة صعبة |