Onu sevdim, çünkü beni zorladı aramaya ve neşeye tutunmaya. | TED | إنني أحبه لأنه أجبرني على إيجاد البهجة و التعلق بها. |
Geçen hafta, stüdyoyla üç yıllık bir sözleşme daha imzalamaya zorladı beni. | Open Subtitles | في الإسبوع الماضي أجبرني على توقيع عقد لمدة ثلاثة سنوات مع الإستديو |
Bu klipler ve bunlar gibi diğerleri, ordu ve polisi soruşturma yapmaya zorladı. | TED | هذه الفيديو, وغيره, أجبر الجيش والشرطة على بدء تحقيقات. |
Yeniden sıradan ve sıkıcı olmam konusunda savaşmam için beni zorladı. | Open Subtitles | لقد أجبرتني أن أقاتل طريقي عائدة إلى الحياة الإعتيادية و الممل |
Suçlanacak biri varsa o da Kurucu'dur, seni tetiği çekmeye o zorladı. | Open Subtitles | إذا كان هناك من يُلام فهو المؤسس، لقد أجبرك على إطلاق النار. |
Bunu takiben uluslararası medya yerel yönetimi sahillerin temizlenmesine 10 milyon dolar ayırmaya zorladı. | TED | التغطية الإعلامية العالمية التي تلت الحدث أجبرت الحكومة المحلية على التعهد بصرف 10 ملايين دولار لتنظيف السواحل. |
Bu da ondan kalıcı olarak kurtulmaya zorladı sizi. | Open Subtitles | وذلك أجبركِ على التخلص منه بشكل دائم |
Sırf küçük düşürmek için toplantının ortasında açmaya zorladı beni. | Open Subtitles | أجبرني على الردّ خلال الإجتماع حتى يقوم بالتحقير مِن شأني. |
Bu yüzden zaman çizgileri arası seyahati göstermem için zorladı. | Open Subtitles | و لهذا أجبرني على تعلميه طريقة السفر بين خطوط الأحداث |
Yaşım senin yaşından biraz büyükken babam beni Ruslar için çalışmaya zorladı. | Open Subtitles | لقد أجبرني أبي على الإنضمام للخدمة الروسيّة حين كنت أكبر منك قليلا |
Bu kabul edilemez sosyal adaletsizlik, beni, dünyamızdaki temiz su problemi için bir çözüm bulmaya zorladı. | TED | هذا الظلم الاجتماعي غير المقبول أجبرني على أن أرغب في إيجاد حل لمشكلة المياه النظيفة في كوكبنا. |
Bu sorgulama Çin'de çevre bilincinin oluşmasını sağladı ve Çin hükûmetini kirliliğe karşı önlem almaya zorladı. | TED | وقد أدى هذا التساؤل إلى صحوة بيئية نوعية في الصين، مما أجبر الحكومة الصينية على معالجة مشاكل التلوث لديها. |
Ama onun yüzünden! Şişkoyu zorladı. | Open Subtitles | و لكنه هو ، هو الذى أجبر البدين على القفز |
Vatanımdaki savaş beni 9 yıl önce 2008'de Uganda'ya kaçmaya zorladı. | TED | أجبرتني الحرب في وطني على الفرار إلى أوغندا في عام 2008، قبل 9 سنين مضت. |
Çok üzgünüm. Willow zihin gücünü kullanarak beni onu serbest bırakmaya zorladı. İyi misin? | Open Subtitles | أنا آسفة , ويلو أجبرتني علي تحريرها بعقلها , هل أنتَ بخير ؟ |
Başpiskopos seni kızarkadaşını ve diğerlerini kendi izlerken seks yapmaya zorladı mı? | Open Subtitles | هل أجبرك القس أنتَ و صديقتك وآخرون على أداء أدوار جنسية بينما كانَ يشاهد هو هذا نعم أم لا ؟ |
Verilen ağır zayiatlar, Bombardıman Komutanlığı'nı, gece uçuşları yapmaya zorladı. | Open Subtitles | الخسائر المروعه أجبرت قيادة سلاح القاذفات على تعديل موعد الغارات ليصبح ليلاً |
Yaşayan ölü oduncu, Bay Maclean ile yatmaya zorladı. | Open Subtitles | هل أجبركِ الحطّاب الزومبي على ممارسة علاقة مع السيّد (مكلين) ؟ |
- Polis gelmen için zorladı değil mi? | Open Subtitles | أجبرتك الشرطة علي المجيء أليس كذلك ؟ |
Sonunda benliğimi kaybetmem için kendi dilini konuşmaya zorladı. | Open Subtitles | وأخيرا ، لكسر روح بلادي ،بداخلي أرغمني على التحدث بلغته |
Çünkü birileri onları zorladı. | Open Subtitles | "لأن أحدهم عزف بقوة" |
Rawley kocamı öldürüp ortağı olmam için beni zorladı. | Open Subtitles | قتل راولي زوجي وأجبرني على أن اكون شريكته |
Cooter dün gece limitlerimi zorladı. | Open Subtitles | كوتر" حقا دفعني" لاقصى حدودي الليلة الماضية |
Bu bir trajediydi, fakat bu olay yaptığımız işte tekrar odaklanmaya zorladı bizi. | TED | لقد كانت مأساة، لكنه أجبرنا حقاً على إعادة التركيز على ما كنا نفعله. |
Bugünkü durum Başkan'ı, diğer acil meselelere dikkat göstermeye zorladı. | Open Subtitles | الموقف اليوم أجبره على أن يعير انتباهه لأمور لا تقل أهمية |
Tüm hisselerini ona satması için zorladı. Sence eşcinsel mi? | Open Subtitles | لقد أجبرته على بيع كل حصته لها أتظن انها شاذه؟ |
Ve onu seks ile serbest bırakmaya zorladı. | Open Subtitles | و أجبرها على أن تمارس الجنس معه مقابل حريتها |