"zorlamak için" - Traduction Turc en Arabe

    • لإجبار
        
    • للضغط
        
    • ليجبر
        
    • لإجبارك
        
    • لإجباري
        
    Sizin premonitions zorlamak için devam eden gayret ile kısa devre sürecine, kolay bir şekilde almak ve ne için? Open Subtitles مع غيرتك الجارية لإجبار رؤياكِ إلى عملية قصيرة تأخذين الطريق السهل ، ولماذا ؟
    Dayanıklı bir zihni işbirliğine zorlamak için Güc'ü kullanmak tehlikelidir. Open Subtitles استخدام القوة لإجبار عقل قوي للتعاون هو مخاطرة
    Halkın arasına karışma yanlılarını insanlardan kan emmeye zorlamak için böyle yaptı. Open Subtitles وقام بذلك لإجبار المحافظين عن شرب الدماء ان يتغذوا على البشر
    Sekreterimi benim aleyhime ifade vermeye zorlamak için masum bir iş adamına karşı bir suçlama uydurdu. Open Subtitles ضد رجل اعمال بريء للضغط على سكرتيرتي لاعطاء شهادة كاذبة ضدي
    Şimdi onları zorlamak için doğru bir zaman değil. Open Subtitles الآن ليس الوقت المناسب للضغط عليهم.
    Biz kız bize yardımcı olmak için zorlamak için kullanabilirsiniz biri. Open Subtitles شخصاً يمكننا استخدامه ليجبر الشقيقات على مساعدتنا
    Seni bunu yapmaya zorlamak için hançeri kullanabilirim ama onun yerine senden rica ediyorum. Open Subtitles أستطيع استخدام ذلك الخنجر لإجبارك على فعل هذا لكنّي لن أفعل وإنّما أطلب منك
    Beni yeniden uyuşturucu üretmeye zorlamak için hepsini öz oğlum mu uydurmuş? Open Subtitles اختلق ابني هذا التهديد لإجباري على الطبخ مجدداً؟
    Babam insanları onun için savaşmalarına zorlamak için asla sihir kullanmazdı. Open Subtitles لا، ما كان أبي ليستخدم السحر أبداً لإجبار الناس على القتال لأجله
    Birleşik Devletler dış politikasını savaşa zorlamak için. Open Subtitles لإجبار السياسة الخارجية للولايات المتحدة للإستعداد للحرب مرة أخري
    Bu adam, Başkan'ı savaşa zorlamak için Müslümanlara kumpas kurdu. Open Subtitles هذا هو الرجل الذي يورط المسلمون لإجبار الرئيس علي شن حرب أخري
    Kadınlar Assange'ı HIV testi yaptırmaya zorlamak için polise gittiklerinde ifadeleri bir suç isnadının mümkün olduğu düşüncesini uyandırdı. Open Subtitles عِندما ذهبت السيدتان إلى الشُرطة لإجبار "أسانج" أن يأخُذ إختبار "إيدز"، شهادتهُم آثارت تساؤلات عن وجود إتهامات جِنائيّة مُحتملة.
    Başkanı Batı Angola'daki savaşa zorlamak için. Open Subtitles لإجبار الرئيس بأن يحارب ويست أنغولا
    1965'de, Hanoi'yi görüşmelere zorlamak için büyük bir kederle pilotlarıma Kuzey Vietnam'ı bombalamalarını emrettim. Open Subtitles "في 1965... لإجبار هانوي للتفاوض... أمرتُ طيارين قواتيّ بقلبٍ مثقل
    1967'de, Hanoi'i görüşmelere zorlamak için ve yine büyük bir kederle pilotlarıma Pekin'i bombalama emri verdim. Open Subtitles "في 1967... لإجبار هانوي للتفاوض... ومرة أخرى بقلب مثقل،
    Saf bir çiftin korkularında avlanarak onları Ohio'ya dönmeye zorlamak için... Open Subtitles لإفتراس الخوف على حبيبان ساذجان، للضغط عليهم ليعودوا إلى (أوهايو).
    Matthews'i aday olmaya zorlamak için. Open Subtitles ليجبر "ماثيو" على الترشح
    Sizi zorlamak için. Open Subtitles لإجبارك
    Sana yardım etmeme zorlamak için onu hasta ettin. Open Subtitles أصبتِها بالمرض لإجباري على مساعدتكِ؟

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus