"zorlanıyorlar" - Traduction Turc en Arabe

    • صعوبة في
        
    • يواجهون صعوبة
        
    • يكافحون
        
    Sigara kullanmaya erken başlayanlar daha çok bağımlı oluyor ve kullanmayı bırakmada zorlanıyorlar. TED وأولئك الذين يبدؤون مبكرًا هم أكثر إدمانًا ويواجهون صعوبة في الإقلاع عن التدخين.
    Ama bunu yapmakta bayağı zorlanıyorlar çünkü hala kullanıcıları anlamak için demografikleri kullanmaya çalışıyorlar çünkü reklam oranları hala bu şekilde belirleniyor. TED ولكنهم يواجهوا صعوبة في فعل ذلك لانهم لا يزالوا يستخدموا التركيبات السكانية لمحاولة فهمهم، لأن هذه هى الطريقة التي تحدد أسعار الإعلانات.
    Göğüs ve mide ağrısı. Nefes almakta zorlanıyorlar. Open Subtitles وآلام بالصدر والمعدة ويواجهون صعوبة في التنفس
    Pek çok hastane olsa bile, genelde yoksullar ve yaşlılar bakım almakta zorlanıyorlar, çünkü onlara uygun ve ucuz ulaşım imkânlarından yoksunlar. TED وحتى إذا كانت المستشفيات متوفرة بكثرة، عموماً فالفقراء وكبار العمر يواجهون صعوبة بالحصول على الرعاية بسب قلة المواصلات الملائمة وذات التكلفة المعقولة.
    Evet, aynı zamanda son beş bin yıldır alıştıkları yaşam tarzlarını sürdürmekte çok zorlanıyorlar. Open Subtitles نعم،وفي هذه الأثناء فإنهم يواجهون صعوبة.. بالحفاظ على أسلوب حياتهم الذي نشؤوا معتادين عليه في السنوات الـ5 آلاف الأخيرة
    Sanırım onlar... onlar ilerlemekte zorlanıyorlar. Open Subtitles أعتقد أنهم يواجهون صعوبة في اللحاق بكم
    Kutup dinozorları bu zor şartlara uyum sağlamışlar, ancak onlar bile hayatta kalmakta zorlanıyorlar. Open Subtitles تكيفت الديناصورات القطبية هنا لمواجهة مثل هذه الظروف المتطرفة ولكن حتى هم أيضا, يكافحون من أجل البقاء على قيد الحياة
    - Liderleri olmadan zorlanıyorlar. Open Subtitles -إنّهم يكافحون بدون قائدهم
    Hezhe halkı gibi domuzlar da kışın yiyecek bulmakta zorlanıyorlar. Open Subtitles مثل شعب الهزي، الخنازير تجد صعوبة في جمع الطعام فى الشتاء.
    Fakat insanlar doğal ortamları olan ormanları yok ettiği için pandalar hayatta kalmalarını sağlayacak geniş yaşam alanları bulmakta zorlanıyorlar. Open Subtitles لكن النشاط البشري هدم موطنهم حيوانات الباندا تجد صعوبة في العثور على المناطق التي تبقيها على قيد الحياة.
    Seçecek birçok alternatifle, insanlar herhangi birini seçmekte zorlanıyorlar. TED مع الخيارات المتعددة المتاحة، يجد الناس صعوبة في اختيار أي شيء .
    Bazı insanlar, Carrie White'ı baloya götürmesi için... tüm samimiyetinle Tommy'le konuştuğuna... inanmakta zorlanıyorlar. Open Subtitles بعض الناس وجود صعوبة في تصديق ... ان تومــي اخذ كاري وايت الى حفلة التخرج... للخروج انها من طيب قلبك...

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus