İnsanlara güvenmekte zorlanıyorsun değil mi? | Open Subtitles | لديك صعوبة في الثقة الناس، أليس كذلك؟ |
Yine de ilişkide duygusal dengeyi tutturmakta zorlanıyorsun. | Open Subtitles | - وحتى الآن.. لديك صعوبة في الحفاظ على... التوازن العاطفي في العلاقة. |
Onun yaptıkları nedeniyle bu delikanlıyla ilgili yargılarına güvenmekte zorlanıyorsun. | Open Subtitles | و الآن، كنتيجة لأعماله، أنت تواجه صعوبة في الوثوق بحكمك في ما يخص هذا الشاب. |
Yani hangi problemde zorlanıyorsun? | Open Subtitles | أعني ، أي مسألة كنت تجد صعوبة في حلها ؟ |
O kadar çok düşünüyorsun ki eyleme geçmekte zorlanıyorsun. | Open Subtitles | أنت تفكر كثيرا، أنت تجد صعوبة في التحرك |
Şu an, diyaframın kısmen felç geçiriyor. Bu yüzden nefes almakta zorlanıyorsun. | Open Subtitles | حالياً، حجابكَ الحاجز مشلول جزئيّاً، ولذلك تواجه صعوبة في التنفّس |
Yanıldığını kabullenmekte zorlanıyorsun ama bu çok normal. Senin gibi insanlarda haklı olma gereksinimi doğuştan gelir. | Open Subtitles | إنّكَ تواجه صعوبة في الإقرار بخطئكَ، ولكن لا بأس، فلأمثالكَ رغبة متأصّلة لأن يكونوا مصيبين |
- Geri geri giderken zorlanıyorsun. | Open Subtitles | -أنت تواجه صعوبة في إرجاع السيارة |