Ben Kanada'da küçük bir köyde yetiştim, ve bir teşhisi konmamış bir dyslexic'im (okuma ve yazma zorluğu çeken insanlar için kullanılan bir terim). | TED | لقد نشأت في قرية صغيرة في كندا، وتم تشخيصي بمرض صعوبة التعلّم. |
Bu neden oluyor peki? Tam olarak emin değiliz, ancak muhtemelen hatırlamanın kolaylığına karşı hayal etmenin zorluğu ile büyük ilgisi var. | TED | لماذا يحدث ذلك؟ لسنا متأكدين كليًا، ولكن من المحتمل أن تكون بسهولة التذكر مقابل صعوبة التخيل. |
Dolayısıyla onları göndermenin bir zorluğu yoktu. | Open Subtitles | لذلك لم تكن هناك أى صعوبة فى أرسال هؤلاء الرجال لتلك المهام |
Hanımlar, beyler ilişkinizde üstesinden geldiğiniz en büyük zorluğu ne demiştirler? | Open Subtitles | سيداتي، ماذا يقول السادة كان التحدي الاكبر الذي تغلبت عليه علاقتكم؟ |
İşin zorluğu bu ekstra boyutların şekillerinin neye benzediğini bilmiyoruz. | TED | التحدي لو لم نعلم هو شكل الابعاد الاضافية |
Ben zaten hepsinden geçtim. Lux, hiç öğrenme zorluğu konusunda bir teste girdin mi? | Open Subtitles | التي رميتها في وجهي لوكس ، هل سبق لك بـ اختبار صعوبات التعلم؟ |
Hayatta bundan daha zorluk olamaz ama o bu zorluğu kabul edip hiç arkasına bakmadı. | Open Subtitles | لا يوجد مشكلة اكبر من هذه فى الحياة وقد قَبِل التحدى ولم ينظر للوراء |
Baş dönmesi, mide bulantısı, nefes zorluğu var mı? | Open Subtitles | أى معاناة أو دوار أو غثيان أو صعوبة فى التنفس؟ |
İşin hem yıldırıcı hem de usandırıcı zorluğu ve iş arkadaşlarının da şüpheli tutumu yüzünden, | Open Subtitles | لقد كان فى جهاد مابين صعوبة المهمة ونظرات الشك فى عيون زملائه |
Bulmaca çözmeyi bıraktı çünkü okuma zorluğu çekmeye başladı. | Open Subtitles | لقد توقفت عن حل الكلمات المتقاطعة لأنها تعاني من صعوبة في قراءتها |
Sadece ona yardım ediyorum. Öğrenme zorluğu çekiyor. | Open Subtitles | أنا أساعدها وحسب انها تواجه صعوبة بالإستمرار |
Konuşma zorluğu ya da konuşma işlev bozukluğu yaşayabilir. | Open Subtitles | .. وممكن عسر في النطق صعوبة في الكلام أو ألقاء اي حديث |
Solunum zorluğu, otoimmün konusunda yanıldığımızı gösteriyor. | Open Subtitles | صعوبة التنفس تعني أننا كنا مخطئين بشأن المرض المناعي |
Ortalamadaki bu tür dengesizlik hükümetler ve işletmeler için çok mühim bir zorluğu ortaya çıkarıyor. | TED | إن هذه الأرقام التفصيلية تكشف عن التحدي الحاسم الكامن للحكومات وللشركات. |
Ancak Hedge insan değil ve işin zorluğu, ona her senaryoda işleyecek sistematik talimatlar verme ihtiyacından kaynaklanıyor. | TED | لكن هيدج ليس بشرًا، ومن هنا يأتي التحدي من الحاجة إلى إعطائه تعليمات منهجية من شأنها التعاطي مع أي سيناريو. |
Bu ilk zorluğa ikna zorluğu diyorum. | TED | هذا التحدي الأول هو ما أود أن أشير إليه بتحدي الاقناع. |
Yani gerçekten kimin öz farkındalığı var, anlamada yaşadığımız zorluğu düşünün. | TED | لذا لكم أن تتخيلوا التحدي الذي واجهنا في اكتشاف من لديه الوعي الذاتي حقًا. |
Muharebe alanındaki bir bireyin tek en büyük zorluğu kibritlerini kuru tutmaya çalışmaktır. | Open Subtitles | التحدي الوحيد الذي يواجه الفرد في ميدان المعركة هو محاولة الحفاظ علي ثقابه جافا |
Bay Baker, gerçek ile gerçek dışı şeyleri ayırt etme zorluğu yaşıyor muydunuz? | Open Subtitles | سيد بيكر هل كنت تواجه صعوبات في التمييز بين الحقيقة وغير الحقيقة؟ |
Böyle bir yorgan yapmanın zorluğu bütün parçaların farklı ellerden çıkmasıdır. | Open Subtitles | -إن التحدى الذى يواجهنا فى صناعة هذا الحاف هو أن كل هذه المربعات صنعتها أيدى مختلفة عن الأخرى |
Okuma zorluğu çekiyorum bu nedenle notlarım pek iyi değil ama... | Open Subtitles | أنا لدي عسر القراءة , لذا درجاتي ..ليست جيدة , لكن |
Her büyük buluşun kendi zorluğu vardır. | Open Subtitles | كل تقدم فى المعرفة له تحدياته |
Fonio'yu yemeğe çevirmenin pek çok zorluğu bulunuyor. | TED | توجد العديد من التحديات لتحويل الفونيو إلى طعام. |
Kutup denizinin zorluğu yetmezmiş gibi yönü değişen rüzgârla birlikte kırılan buz parçaları, kıyıya vuruyor. | Open Subtitles | البحر القطبي كثير التحدّيات لكن مع تغيّر الرّياح بقعة من الثلج المنكسر تسدّ الخليج |