"zorunda kaldığım" - Traduction Turc en Arabe

• اضطررت
• اضطررتُ
• إضطررت
• توجب علي
• تحتم عليّ

- Bu gezegende buluduğum sürece yapmak zorunda kaldığım en zor şey.
إنه أصعب شيء اضطررت القيام به في وقتي كله على هذا الكوكب

Bu, yapmak zorunda kaldığım çok sayıda görüşmeden biriydi.
كانت هذه واحدة من الاستشارات العديدة التي اضطررت للذهاب إليها

Şey...size bunu söylemek zorunda kaldığım için çok üzgünüm.
انا اسف فقد اضطررت ان اخبرك ولكنك تعلمين الحقيقة على الاقل الان

Ve sizi ya da arkadaşlarınızı korumak için ne yapmak zorunda kaldığım konusunda en ufak bir fikriniz olsaydı bana defalarca teşekkür ederdiniz!
ولو كنتَ تدري ما اضطررتُ لفعله للحفاظ على سلامتك وسلامة أصدقائك، لما كففتَ عن شكري

Sevgili Bonny'ni öldürmek zorunda kaldığım için çok üzgünüm.
آسف أننى إضطررت لقتلك أيتها العزيزه بونى

Bu hayatım boyunca yapmak zorunda kaldığım en zor şey.
أريد أسماءا هذا أصعب شئ توجب علي فعله في حياتي

Sana yalan söylemek zorunda kaldığım için de üzgünüm. Amcamın söylediklerini yapmak zorundaydım.
وآسفة على كذبي عليك، تحتم عليّ فعل ما يقوله عمي

Bunu yapmak zorunda kaldığım için üzgünüm... ama bununla yüzleşmek zorundaydın, ve... şey, bu olmadan oraya gidemezdin, değil mi?
أنا آسفة أنني اضطررت لعمل ذلك لكن كان يجب أن تواجهي الأمر و..

Senin g. tünü korumak zorunda kaldığım için. Bunu yapmanı ben istemedim.
كبداية, اضطررت ان اعمل بدلا عنك انا لم اطلب منك ذلك

Geçen yıl vermek zorunda kaldığım en zor karar saç stilimin nasıl olacağıydı.
أصعب قرار اضطررت إلى اتخاذه في العام الماضي كان أية تصفيفة شعر علي اختيارها

Şimdiye kadar yapmak zorunda kaldığım en zor telefon görüşmelerinden biriydi.
كانت من أصعب المكالمات الهاتفيه التي اضطررت لعملها

Ama çocuklar seni seviyor dinlemek zorunda kaldığım ağdalı zırvalar bunun ispatıdır.
لكن طلابك يحبونك كما بُرهن ذلك بكمية البكاء المعسول الذي اضطررت أن أستمع له

Bu, 6 ay içinde sen ortalığı karıştırdığın için durdurmak zorunda kaldığım 2. operasyon.
هذه هي العملية الثانية في سته اشهر اضطررت ان اخرج بسبب طباعك

Bakın, size yalan söylemek zorunda kaldığım için üzgünüm bayan.
أنا متأسف لانني اضطررت للكذب عليك يا آنسة

Bunu vermeden önce seni buraya getirmek zorunda kaldığım için üzgünüm Sun.
أعتذر لأنّي اضطررتُ لإحضارك إلى هنا قبل أن أعطيك إيّاه يا (صن)

Maalesef Eloise Penelope ile ilişkim fedakârlıkta bulunmak zorunda kaldığım şeylerden biri.
للأسف يا (إلويز)، علاقتي بـ(بينيلوبي) هي أحد الأمور التي اضطررتُ للتضحية بها

Son geldiğimde, gitmek zorunda kaldığım için üzgünüm.
أعتذر أنّني إضطررت للمغادرة .في المرة السابقة التي كنتُ فيها هنا

Pembe dizilerimi bırakmak zorunda kaldığım için izleyecek bir şey arıyorum.
فأنا بحاجة للعثور على شيء لمشاهدته منذ أن إضطررت إلى التخلي عن مسلسلاتي

...fark etmek zorunda kaldığım, ...ve sonunda fark ettiğim bir şey oldu, ben hatalıydım.
توجب علي أن أقتنع، أني كنت على خطأ

Yapmak zorunda kaldığım en zor şey oydu.
كان ذلك أصعب شيء تحتم عليّ القيام بهِ.