Ve o an tekrar öldürmek zorunda olduğunu anladı. Bu işi nasıl daha iyi yapacağını öğrendi. | Open Subtitles | وعلم منذ حينها أن عليه القتل مجدداً علم كيف يؤدي المهمة بشكل أكثر كفاءة |
Artık sorunun ne olduğunu biliyorsun, ölmek zorunda olduğunu biliyorsun! | Open Subtitles | تعلم ما هو السؤال الآن تعلم أنه يجب أن تموت |
Tüm bu sert adam klişesini yapmak zorunda olduğunu anlıyorum ama ikimiz de biliyoruz ki gerçektende bir kadına vurmayacaksın. | Open Subtitles | حسناً، أعلم أن عليك أن تٌظهر أنك قوي وما شابه لكن اسمع، كلانا نعلم أنك لن تقوم بضرب سيدة حقاً |
Bu ortama uyum sağlamak zorunda olduğunu biliyordun. | Open Subtitles | كنت تعرف أنه يجب عليك أن تتأقلم مع هذا المحيط. |
Cesur, dik kafalı, en iyi zamanlarını daha yeni geride bırakmış ve artık daha aza razı olmak zorunda olduğunu fark etmeye başlamış biri. | Open Subtitles | جرئية، لها أرائها الخاصة تعدت ذروتها بقليل و بدأت بإدراك بأنه يجب أن ترضى بما هو أقل |
Polis karakola gitmek zorunda olduğunu söyledi, eşyalarını topla da gidelim. | Open Subtitles | الشرطة قالت انه يجب ان تأتي الى القسم لذا اذهبي و احضري اغراضك كي نذهب الآن |
İşlemi bitirmek istediğini okumak zorunda olduğunu, bir kariyer edinmek istediğini söyledi. | Open Subtitles | قالت أنها ترغب بإجراء العملية كان عليها الذهاب إلى المدرسه كان عليها أن تؤمّن مستقبلها |
Anlaşma yapmak zorunda olduğunu söylüyorsun. | Open Subtitles | .إنكَ تخبرني بأنكَ مضطرٌ لتصفيةِ الحسابات |
Sonra bana bişey almaya gitmek zorunda olduğunu söyledi Ve onu bulamıyorum | Open Subtitles | ثم أخبرني بأن عليه أن يذهب لفعل شيء ما ولا أستطيع أن أجده |
Çalışmak zorunda olduğunu ya da güzel bir kızla tanıştığını söyle. | Open Subtitles | أخبره أنك يجب أن تعمل أو قابلت فتاه جميله |
- Evet, ama 6.sınıfı tekrar etmek zorunda olduğunu duydum | Open Subtitles | أجل، لكنني سمعت أنّ عليه أن يعيد الصف السادس اخرس |
Hayatına devam etmek zorunda olduğunu ne zaman fark edeceğini merak ediyorum. | Open Subtitles | أتسآئل متى ستدرك أن عليها مواصلة حياتها. |
Crepsley, içmek zorunda olduğunu bilmiyor musun? | Open Subtitles | كريبسلي) ألا تعلم أن عليه أن يفعل؟ ) لا بد أن يفعل |
demiş (Gülüşmeler) O anda ayrılmak zorunda olduğunu anlamış. | TED | (ضحك) حينها عرف أن عليه أن يغادر. |
Ben tuvalete gitmek zorunda olduğunu söyledi tamam, geri almak için, acele, acele acele zorunda anlamına gelir? | Open Subtitles | قلت أنني يجب أن أذهب إلى الحمام مما يعني أنه يجب أن أسرع أسرع ، أسرع بالعودة ، حسناً ؟ |
zorunda olduğunu düşündüğünden ya da başkaları öyle düşündüğü için değil, çünkü bunu sen istiyorsun. | Open Subtitles | وليس لأنكِ تعتقدين أنه يجب أن تحتفظي به,أو لأن البعض يعتقد أنه يجب أن تحتفظي به,بل لأنكِ أنتِ تريدن هذا |
Toplanıyorum. Çalışmak zorunda olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | أنا أحزم أمتعتي فحسب ظننت أن عليك أن تعمل |
Bu çevreye adapte olmak zorunda olduğunu biliyordun. | Open Subtitles | كنت تعرف أنه يجب عليك أن تتأقلم مع هذا المحيط. |
Artık horozların yanında yatmak zorunda olduğunu da bilmelisin. | Open Subtitles | الآن، تعرف بأنه يجب أن تنام مع الطيور ايضاً |
Seçmek zorunda olduğunu söylesem ne yapardın? | Open Subtitles | ماذا لو اخبرتك انه يجب ان تختار ؟ |
Onun ne yapmak zorunda olduğunu anlıyorum. | Open Subtitles | أنا أفهم ما كان عليها أن تفعل. |
Anlaşma yapmak zorunda olduğunu söylüyorsun. | Open Subtitles | .إنكَ تخبرني بأنكَ مضطرٌ لتصفيةِ الحسابات |
Tamirci, parça getirtmek zorunda olduğunu ve kamyonetin yarına kadar hazır olmayacağını söyledi. | Open Subtitles | حسناً، الميكانيكي يقول، بأن عليه أن يرسل لإحضار القطع والسياة لن تكون جاهزة حتى غد. |
Ama hayallerinin peşinden gitmek zorunda olduğunu anladım. | Open Subtitles | و لكن فهمت. أنك يجب أن تذهب وراء أحلامك. |
Babam işe gitmek zorunda olduğunu söylediğinde gitmesini istemediğimi gördü. | Open Subtitles | عندما قال والدي أنّ عليه الذهاب للعمل كان بوسعه رؤية أنني لم أرد مغادرته |
Onunla konuşmak zorundasın, bize gerçeği söylemek zorunda olduğunu söyle. | Open Subtitles | يجب أن تذهبي لتقنعيها. أخبريها أن عليها قول الحقيقة |
Beni görmek zorunda olduğunu, ölmek üzere olduğunu söylüyor sonra bu oyuna kaç kere geldiğimi biliyor musun? | Open Subtitles | قال أنة علية رؤيتي , وأنة يحتضر ومن ثم أتعرفين كم مرة ذهبت لهذا الآمر ؟ |
Dışarı çıktığında da sadece Balo dekorasyonuna yardım etmek zorunda olduğunu söyledi. | Open Subtitles | وعندما خرجت من باب الغرفة, أخبرتني أنها يجب أن تذهب لتتزين ديكور الحفلة |
Biliyorum ki bugün bunu yapmak zorunda olduğunu düşünüyorsun. | Open Subtitles | وأنا أعرف أنّك تفكرين أنّه عليكِ أن تفعلي هذا اليوم |