"أحبّ" - Translation from Arabic to Turkish

• severim
• bayılırım
• sevdim
• hoşuma
• sevdiğim
• sevmem
• severdi
• bayıldım
• sevdiğimi
• hoşlanmıyorum
• hoşlanıyorum
• hoşlanmam
• sevmiyorum
• isterim
• Ben

Vampir olmak çok garip. Aman Allah'ım, bu küveti çok severim.
كون المرئ مصّاص دماء مريب جدًّا يا إلهي، أحبّ حوض الاستحمام

Hareket halinde olmayı severim. Gözüme takılan çok şey oluyor.
لا، لا، إنني أحبّ الإرتحال، كثيرًا ما يسهم بجذب الإنتباه

Kitaplarda okuduğumuz eski moda sahtekarlık numaralarına bayılırım.
حسناً، أحبّ كلّ الخدع القديمة. تعرف، أشياء دونت ..في

Yararlı şüphecilik, sevdim. Ama işe yarayabilirdi.
التشكيك صحّي ، أحبّ ذلك ولكن يمكنه العمل

Tam işlerim şirkette yolunda gitmeye başladı, ve kendi bürom olması hoşuma gidiyor.
أنا توا بدأت تمشية الأمور في الشركة، وأنا أحبّ حقا إمتلاك مكاني الخاص

Çevremde dostlarım ve önemli konuklarım var. Ve sevdiğim kadın.
أن محاطاً من قبل الأصدقاء، ضيوف الشرّف، والمرأة التي أحبّ.

Keçinin dahil olduğu herhangi bir yiyeceğin üretim işlemini bile sevmem.
لا أحبّ إدخال الماعز في أيّ مرحلة من عمليّة صنع الأطعمة

Sanırım ne kadar değiştiğimi bilmiyorsun, tatlı şeyleri çok severim.
أعتقد أنكِ لا تعرفي، ولكنني مؤخراً أصبحت أحبّ الأشياء الحلوة جداً

Ne kadar da alınganmışsın! Karakterli kadınları severim.
حسنـاً، لستِ مِن المشـاغبـات إنّني أحبّ روح المرأة

Genelde ince ve cici kızları severim.
في الأساس, أحبّ الفتيات الرقيقات والحسّاسات.

sabahları erken kalkıp etrafta dolaşmayı ve kendi kendime konuşmayı severim.
‬ أنا .. أنا أحبّ الإستيقاظ باكراً في الصباح‪,‬ أمشي و أتحدّث إلى نفسي‪.

Erkeğinin sözünü dinleyen kadını severim.
أحبّ إمرأةً تقوم بما يُمليه عليها الرّجل

Okumaya bayılırım. Harika. Ben de.
عظيم ، أنا أيضاً أحبّ القراءة هل قرأتِ أي شيء جيد في الآونة الأخيرة؟

Bu delilik. Oraya bayılırım. Jölelerimi oradan alıyorum.
ذلك جنون، أحبّ ذلك المكان إنّه المكان الذي أحصل فيه على حلوى الهُلام

Didi, Ben çatıdaki adamı çok sevdim...
ديدي، أحبّ الواحد الذي كنت على السقف معه

Biliyorsunuz, bu araba üzerinde çalışmak hoşuma gidiyor, Bay Eddy.
حسنا، تعرف أنّني أحبّ العمل على هذه السيارة، سّيد أيدى.

Bana ve sevdiğim insanlara yaptıkların için seni asla affetmeyeceğim.
أنا لن أغفر لك للذي عملت لي. إلى الناس أحبّ.

İyi bir adam olma sebeplerimin en tepesinde nedensiz yere acı çektirmeyi sevmem.
ألم تُفكّروا لِمَ أنا رجلاً جيّداً. لا أحبّ التسبّب بالألم دون أيّ سبب.

Botta bir adam vardı. Kahvaltı olarak sigara içmeyi severdi.
كان لدينا رجل على القارب أحبّ تدخين السجائر على الإفطار

Evet, bugün giydiğin takıma bayıldım. Siyah ile ahududu. Oldukça İtalyan.
نعم، أحبّ البدلة التي تلبسها اليوم أسود على توت العليق إيطالي

Yanıldım. Sasori'yi sevdiğimi sandım ama
كنت مخطئة، كنت أظنّ بأنّني أحبّ سيدة العقرب

Sen ve senin gibilerin bu ülkeye yaptıklarından hoşlanmıyorum.
لا أحبّ مـا تفعله أنتَ ونوعيتك لتلك البلاد

Sarhoşum; ama şunu söyleyebilirim ki Sofia'dan hoşlanıyorum.
أنا ثمل لكنّي سأقول لك هذا أنا أحبّ صوفيا كثيرا

İnsanların beni korkutmasından hoşlanmam! Kendimi aptal gibi hissettirir bana.
لا أحبّ عندما يخيفني الناس ذلك يجعلني أحسّ كأنني غبيّ

Bak, babamdan emir almayı senin gibi Ben de sevmiyorum.
اسمع، لا أحبّ تلقي الأوامر من والدي أكثر ممّا تحبّ

Çünkü şu an yaşadığım hayattan farkı bir hayatım olmasını çok isterim.
لأنّي أحبّ الظنّ بأن ثمّة خطّة لي غير الحياة التي أعيشها الآن.

Ben herhangi bir ilişkilere karşıyım özellikle , diskodan önce doğumamış kişilerle .
لا أحبّ العلاقات التي بلا معنى مع شخص لم يولد حتى قبل الديسكو