"أمّه" - Translation from Arabic to Turkish

    • Annesi
        
    • annesini
        
    • annesiyle
        
    • annesine
        
    • annesinden
        
    • Annesinin
        
    • annesiyim
        
    • anasının
        
    Deniz kenarında küçük rahat bir evde Annesi ve babasıyla yaşardı. Open Subtitles لقد عاش برفقة أمّه وأبّيه في منزل صغير دافئ بجانب البحر.
    Sadece Annesi tarafından büyütülmüş ve bir grup sadık arkadaşla çevrelenmiş. Open Subtitles حيث قامت أمّه لوحدها بتربيته وكان محاطاً بمجموعة من الأصدقاء الأوفياء
    Sizinkinin yanındaki tezgahta duran esmer kadın Annesi. Open Subtitles أمّه ذات الشعر الأسود التي تملك كشكًا جديدًا بجانب كشككِ.
    annesini arayan bir delikanlıydı bu da bir umut arayışı demek. Open Subtitles كان يبدو شابا يبحث عن أمّه و هذا سعي وراء الأمل
    Hem bir çocuk annesiyle gelmişse... saçlarını çok özenli keserim. Open Subtitles إضافة إلى أنني لا ألخبط رأس طفل أبدا خصوصا عندما تكون أمّه في الدكان
    annesine ilaç almak için, çalmak zorunda kalan, önemsiz bir hırsız değil. Open Subtitles ليس لصّ صغير الذي كان عليه أن يسرق ليدفع ثمن دواء أمّه.
    Yedi yaşına geldiğinde, Sparta geleneklerine uygun olarak annesinden koparılmış ve şiddet dolu bir dünyanın içine atılıvermişti. Open Subtitles كان مألوفا بعمر السابعة في سبارطه الولد راح يأخذ بعيدا عن أمّه ما أنزله في عالم العنف
    Gelecek ay 10. yaş gününü kutlayacak olan çocuk, Annesinin gözetiminde. Open Subtitles الولد، الذي يحتفل بعيد ميلاده العاشر الشهر القادم، تحت عناية أمّه.
    Annesi yardım desteği alıyor, babası da hep içiyor. Open Subtitles أمّه كانت في الرعاية الإجتماعية . و أبوه سكّيراً
    Annesi ona en sevdiği aktörün adını vermişti. Edward Goldenberg Robinson. Open Subtitles أمّه سَمّته إدوارد جولدنبيرغ روبنسن، بعد ممثلها المفضّل
    Annesi , şanslı motor ceketi ile gömüldüğünü söyledi. Open Subtitles أمّه أخبرتْني انه دُفِنَ في سترةِ دراجته البخاريةِ المحظوظةِ.
    Ve aptal karından da ve yoldaki bebekten de... bir türlü büyüyemiyor çünkü Annesi hiçbir şey yemiyor. Open Subtitles وزوجتك الحبلى الغبية التي سيكون لديها طفل سيء لأن أمّه لا تأكل ابدا
    Annesi mutluydu ve D'nin annesini mutsuz etmek istemezsiniz. Open Subtitles أمّه كانت سعيدة، وثق بي أنك تريد أم ديز سعيدة
    Annesi çarşambaları geç saate kadar çalışıyor, ben de ona bakıyorum. Open Subtitles تعمل أمّه في وقت متأخّر من يوم الأربعاء لذا علي الاعتناء به
    Onunla Annesi ilgileniyordu ama o ölünce bu işi yengesi üstlendi. Open Subtitles كانت أمّه تعتني به، وعندما توفّيت تولّت زوجة أخيه أمره
    Evde Annesi yaşıyor. Dün sabahtan beri burda yokmuş. Nereye gidebileceği hakkında da hiç bir fikrim yok. Open Subtitles أمّه تعيش في المنزل ، لم يكن هنا منذ صباح الأمس ليس لديّ فكرة أين يكون قد ذهب
    Bu arada, hiç bir zaman bir çocuğun kafası batırmam, özellikle de annesini dükkandayken. Open Subtitles إضافة إلى أنني لا ألخبط رأس طفل أبدا خصوصا عندما تكون أمّه في الدكان
    Bence annesini görmeliydin. Biraz garip gözüküyordu zaten. Open Subtitles أظن بأنّك يجب أن تعرف أمّه إنها ملتوية إلى حدّ ما
    Kolay arkadaşlık kurmazdı. annesiyle yalnız yaşıyordu. Open Subtitles إنّه لا يكوّن صداقات بسهولة يعيش وحيداً مع أمّه
    annesine yakın durarak gelecekte hayatta kalmasını sağlayacak olan fok avlamayı öğrenecek. Open Subtitles ،بالتزامه جانب أمّه ،فسيتعلم كيف تصطاد الفقمات درس هام لبقائه في المستقبل
    Ben sadece, oğlumun, böyle bir şeyi, benden, öz annesinden, nasıl sakladığını anlamaya çalışıyorum. Open Subtitles كنت أحاول أن أفهم كيف يمكن لإبني إخفاء سرّ مثل هذا عن أمّه
    Hâlâ Annesinin rahmindeki bir ceninin akciğerlerini düzeltmek için yardım ettim. Open Subtitles لقد ساعدتُ في إصلاح رئة جنين لا يزال في رحِم أمّه
    Hayır. Ben annesiyim. Open Subtitles كلاّ، أنا أمّه.
    Bazen, Meksika'ya gidip de, bir tane anasının kuzusu adamla seks yapamayınca, ancak elindekinin kıymetini anlarsın. Open Subtitles حسنا، أحيانا أنتِ لا تستطيعي أن تقدّري ما عندك حتى تذهبي إلى المكسيك ولا تمارسي الجنس مع ولد أمّه

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more